Remzi Akbaş'ın "İyi ki varlar" başlıklı köşe yazısı

Geçtiğimiz hafta 8 Mart "Dünya Kadınlar Günü" olarak tüm dünyada kutlandı.

Daha doğrusu Ukrayna, Suriye ve Gazze'de süregelen savaşın ve siyasi baskıların olduğu ülkelerin dışında kutlandı.

Kadınların emeği yalnızca iş değil, yaşamın ta kendisi. Artık iş dünyasında, akademik hayatta, siyasette, sanatta, sporda pes etmeyen, üreten kadınlarımız var. Bir kez daha gördük ki yaşananlar hep birbirine benzer. İlerleyebilmek, üretebilmek var olabilmek için her daim mücadele vermek, zorlukların üstesinden gelmek gerekiyor. Onlar da bunu bilerek asla pes etmiyorlar, bilgilerini ve tecrübelerini bizimle paylaşıyorlar.

Her 8 Mart’ta kadınları kutluyoruz. Ancak bu kutlamanın derinliğinde yatanları bilirsek daha anlamlı olacağını düşünüyorum.

Öncelikle tam adı “8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ”dür.

Şimdi gelelim bugünün kutlanmasına sebep olacak acı gerçeklere ve nihayetinde bugünümüze…

Tarih 8 Mart 1857. New York’ta bulunan bir dokuma fabrikasında çalışan 40 bin işçi, günlük 16 saatlik iş yükünün 10 saate indirilmesi ve ücretlerde artış yapılması talebiyle bir grev başlattı. Örgütleyen kadınlardı ve bugüne dek yapılmış en büyük kadın eylemlerinden biriydi.

Elbette polis eyleme müdahale etti. Uzun bir hengamenin sonunda, patronların da desteği ile binlerce işçi fabrikaya kilitlendi. O sırada beklenmedik bir an yaşandı ve etrafı alevler sardı. Çıkan yangında kilitli kalan işçilerin 129’u yanarak can vermişti…

ABD basını tüm bu olaylar yaşanmamış gibi davranmayı tercih etti. Yine de ölen işçilerin cenazesine 100 bini aşkın kişi gelmişti.

1910’da Kopenhag’da gerçekleştirilen İkinci Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda kadın emek mücadelesi tekrar masaya yatırıldı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nde bulunan Clara Zetkin, konferans konuşmasında kadınlar için bir mücadele gününün belirlenmesi gerektiğini söyledi. Bu öneri kabul edildi ve her ülkenin kadınlarının her yıl, aynı gün, kendi ülkelerinin işçi sınıfı ile birleşerek bir "KADINLAR GÜNÜ" düzenlenmesine karar verildi.

Bu yıllarda neredeyse hiçbir ülke henüz kadınına seçme ve seçilme hakkı vermemişti. Bu sebepten pek çok ülke, kutlanacak bugün temelinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi için bir mücadele günü olarak düzenlendi.

Uluslararası anlamda ilk emekçi kadınlar günü, 19 Mart 1911’de düzenlendi. Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’de gösterilere katılan on binlerce kadın, sadece seçme ve seçilme hakkının verilmesinin yanında meslek alanında da eğitim görmek, çalışma alanlarında erkeklerle eşit olmak için oradaydı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Dünyada hiçbir kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez” demişti. Türk kadını, yeri geldiğinde cephede yer alan cefakar ve vefakar kadınlardı. Ancak yine de gelişen dünyada bizim de sahip olmamız gereken haklar yok değildi.

Türkiye’de "DÜNYA KADINLAR GÜNÜ" ilk kez 8 Mart 1921’de “EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ” olarak kutlanmaya başlandı. Yıllar içinde kutlamalar da kabına sığmadı ve 1975’ten itibaren sokaklara taştı.

12 Eylül 1980 Askeri Darbesinden sonra 4 yıl boyunca kutlama yapılmadı. Ancak 1984’ten itibaren her yıl aynı günde çeşitli kadın örgütleri başta olmak üzere “Dünya Kadınlar Günü” hep kutlandı. Bugün de hala kutlanıyor…

Bugün 8 Mart yalnızca bir anma günü değil, kadınların kararlılığın cesaretinin ve değişim gücünün simgesi haline geldi. Demokrasi adına hayırlı ve kutlu olsun. İYİ Kİ VARLAR!