Uğur Büyük'ün "Yavru vatan" başlıklı köşe yazısı
Kıbrıs, 1974'ten beri De Facto olarak ikiye bölünmüş olan adanın kuzeyinde yer alan yüzde 36'lık bölgesinde günümüzde yalnızca Türkiye tarafından tanınan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bulunur. Yaklaşık 400.000 nüfusa sahiptir.
Ülkenin gelirleri turizm gelirleri, yabancı öğrenciler ve kumar sektöründen sağlanmaktadır. Ana kaynak ise Türkiye’nin doğrudan yardımlarından oluşur. Adada Türkiye’nin 30.000 civarı askeri bulunmaktadır. Güney Kıbrıs’ın ise nüfusu 1.250.000 kişiden fazladır. Adanın yüzde 59’u Rumlara aittir. 2004 yılında Avrupa Birliği üyesi oldu ve Euro kullanmaya başladı.
Kıbrıs sorunu ise 1974'te, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında siyasi gerilimler şiddetli olarak artmaktaydı ve Yunanistan'daki askeri cunta desteği ile Kıbrıs'ta Enosis'e yönelik aşırı milliyetçi Rumların darbe yapması sonucunda Türkiye, Kıbrıs'a Başbakan Bülent Ecevit’in Liderliğinde harekat düzenledi.
13 Mayıs 1984'te de Güvenlik Konseyi 550 sayılı kararı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanını ayrılıkçı bir hareket olarak tanımladı. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi Türkiye'nin "işgali" altında olduğunu nitelendirdi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti günümüzde bağımsızlığı sadece Türkiye Cumhuriyeti dışında hiçbir ülke tarafından tanımayan De Facto bağımsız bir cumhuriyet konumundadır.
2004 yılında Annan Planı olarak adlandırılan bir referandum gerçekleştirildi. Kıbrıs Adası'nda yaşayan ve 1963'ten bugüne ayrı olan iki toplumu iki kesimli tek devlet bünyesinde birleştirmek maksadıyla dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından hazırlanan plan için 24 Nisan 2004 tarihinde yapılan halkoylaması yapıldı. İktidarının ilk yıllarında olan AKP şiddetle bu plana evet denilmesi için kampanya yürütüyordu. “Yes be annem” kampanyası olarak tarihe geçmiştir.
Plana karşı olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş neredeyse hayır dediği için hain ilan edilecekti. Televizyona dahi çıkarılmamaya konuşmaları haberlerde verilmemeye başlandı. Çaresiz derdini anlatma çabasıyla dönemin en çok izlenen dizisi Kurtlar Vadisi’ne bir bölüm kendini oynayarak dahil oldu ve Kıbrıs meselesini adada neler yapılmak istendiğini anlattı. Rumların adadaki Türkleri azınlık olarak gördüğünü, bir anlaşma yapılacaksa eşit şartlarda yapılması gerektiğini, her konuşmada ABD ve İngiltere’nin karşılarında olduğunu, Rumların adanın gerçek sahibi Türklerin ise işgalci olduğunu kabul ettirmeye çalışıyorlar diyor, her seferinde Türkleri anlaşılmaz uzlaşılmaz olarak gösterilmeye çalışıldığını barış isteyen tarafın Rumlar olduğu yalanını ısrarla anlatmaya devam ediyorlar diyor. Kıbrıs’ı almak istiyorlar Kıbrıs’ı vermeyeceğiz diyor daha ne desin…
Referandum sonucu ne çıktı hatırlıyor musunuz?
Kuzey Kıbrıs yüzde 65 evet yüzde 35 hayır,
Güney Kıbrıs yüzde 24 evet yüzde 76 hayır.
Plan Güney Kıbrıs’ın oylarıyla reddedildi. Adanın tüm kontrolünü kaybedeceğimiz, KKTC ile organik bütün bağlarımızın kopacağı, maddi, manevi ve askeri olarak geri dönülemez kayıplar yaşayacağımız bu referandum bizim değil Rumların oylarıyla reddedildi.
Şimdi gelelim günümüze. Türk Devletleri Teşkilatı üyesi Özbekistan, Kazakistan ve son olarak da Türkmenistan KKTC’yi tanımazken, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne büyükelçi atadı. Hayırlı işler!