Uğur Büyük'ün "Siyasette kadın olmak" başlıklı köşe yazısı
Kadınların beyniyle erkeklerin beyninin farklı çalıştığına inanan biriyim. Bakış açıları, ayrıntılı düşünme kabiliyeti, fikir yürütme biçimleri farklı. Erkekler daha basit düşünür kadınlar ise karmaşık ve ayrıntılı düşünür. Ama gel gelelim kadınların geneli bu yeteneklerini siyaset ya da bilim alanlarında yeteri kadar yer bulamadıkları için kullanamıyor. Bu alanların erkek hegemonyası haline dönüşmesinin bir sebebi de kadınların bu alanlara soğuk bakmasıdır. Tarih boyunca kadın hep ikinci planda yer almıştır. Bugün dünya siyasetine de bakarsak kadın siyasetçi sayısının çok az olduğu görülmektedir.
Kadının toplumdaki rolü tarih boyunca "Anne" modelinden öteye pek gidememiştir. 21.yy'da ise daha çok "Ev hanımı" profili hakimdir. Kadınlarımızın uluslararası anlamda bir devrime ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Artık 3.sınıf işlerde değil daha çok 1.sınıf işlere yönelmesi gerektiğine, siyasette, sanatta, bilimde, sporda daha etkili rollerde olması gerektiğine inanıyorum. Bugün kadın spor branşlarının teknik kadrosu ağırlıkta erkeklerden oluşuyor saçmalığa bakar mısınız? Hiçbir spor kulübünün başkanı kadın değil mesela. Ülkemizde kadın bir CEO duymadım mesela. Peki neden?
Türkiye Büyük Millet Meclisinde 593 milletvekilinin yalnızca 100 tanesi kadın. AK Parti'den 54, CHP'den 16, DEM’den 23, MHP'den 4, İYİ Parti'den 2, TİP’den ise 1 kadın mecliste koltuklarına oturdu.
Ülkemizde il ve ilçelerde toplam 1.389 belediye bulunuyor. Bunların içinde 81 ilin 11’inde, ilçelerin tamamında ise sadece 61’inde kadın belediye başkanı bulunuyor.
Bugün Türkiye'de 204 tane üniversite bulunmaktadır. Ancak rektörlük görevini üstlenen kadın sayısı yüzde 10 bile değil. Toplam 16 kadın rektör bulunuyor.
81 valimizden sadece 4’ü kadın, 922 ilçede kadın kaymakam sayımız sadece 101,
81 milli eğitim il müdürünün 4’ü kadın,
17 tane bakandan sadece 1 tanesi kadın, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş.
Dünya siyasetinde de durum pek farklı değildir. Inter-Parliamentary Union verileri doğrultusunda dünya ortalamasında kadının siyasette bulunabilme oranı yüzde 20,9 civarıdır.
İsveç, Norveç ve Finlandiya’da, 1970’li yıllardan beri, kadın ve erkeğin sosyal ve ekonomik eşitliği siyasal alana da yansımaktaydı. Bu ülkelerde kadın milletvekili sayısı, genel olarak meclis oranının yüzde 40’ına yakın ya da daha fazla olmaktadır. Her şeyin başında, İskandinav ülkelerinde sosyal ve kültürel dinamikler, kadınların siyasete katılımını teşvik edebilmek için pek çok dönüşüme ön ayak olmuşlardır. Bu ülkelerde, yükümlülük getiren herhangi bir yasal düzenlemeye gerek olmaksızın, partiler adaylarının yarıya yakınını kadınlardan oluşturmaya gönüllü davranmışlardır. Seçim süreçlerinde pek çok kez “kadınlara oy verin” kampanyaları düzenlenmiştir. Bunun yanında, İskandinav ülkelerinde kadınlar da siyasal erke katılmak noktasında etkin ve istekli biçimde örgütlenmektedirler.
Bazı ülkelerde ise, kadın milletvekili sayısının artması yasal düzenlemelerle sağlanmıştır. Örneğin Belçika’da 1994 yılında aday listelerinin yüzde 65’inden fazlasının aynı cinsiyetten oluşmasını engelleyen bir yasa çıkarılmıştır. 2000’li yıllarda ise aday listelerinin ilk iki ve ilk üç sırasının aynı cinsiyetten oluşmaması yönünde yasalar çıkaran Belçika, kadın milletvekili sayısını yüzde 35,3’e çıkarmıştır.
Kadınların siyasette daha etkin rol alması gerektiğine inanıyorum. Kadının olduğu yerde siyasi üslubun düzeleceğine, yolsuzluğun azalacağına ve kalitenin artacağına inanıyor bu vesileyle tüm kadınlarımızın kadınlar gününü de kutluyorum.