Ayşenur Elmacı'nın "8 Mart’ta “var” olmuyoruz" başlıklı köşe yazısı
Her yıl 8 Mart’ta dünya, kadınların elde ettiği başarıları kutlar, onların toplumsal hayattaki rollerini takdir eder ve çoğu zaman kadınların karşılaştığı zorluklara dikkat çeker. Dünya Kadınlar Günü, kadın hakları mücadelesi için önemli bir dönüm noktasıdır.
Ancak, 8 Mart'ı sadece bir hatırlatma günü olarak görmek, kadınların yaşadığı eşitsizlikleri görmezden gelmek demektir. Kadınlar yalnızca 8 Mart’ta hatırlanmamalıdır. Onların eşit haklar, güvenli bir yaşam ve saygı görme hakkı, her gün savunulması gereken bir meseledir.
Kadınların toplumsal hayatta oynadığı roller, sadece bir günle ölçülmemelidir. Evde, iş yerinde, sokakta, siyasette ve sanatta kadınlar, toplumun vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak, birçok toplumda kadınlar hala erkeklerle eşit haklara sahip değil. Kadınların en temel hakları, adaletli bir şekilde verilmediği gibi, kadına yönelik şiddet, ayrımcılık ve cinsiyet temelli eşitsizlikler yılın her ayında, her gün devam etmektedir.
Birçok kadın, iş yerinde aynı işi yaptığı halde erkeklerle aynı ücreti alamıyor, aynı kariyer fırsatlarına sahip olamıyor ya da şiddet, taciz gibi korkunç deneyimlerle karşılaşıyor. Kadınların, bu tür eşitsizliklerle mücadele etmek için yalnızca 8 Mart’ta değil, her zaman daha fazla hak, daha fazla eşitlik talep etmeleri gerekmektedir.
8 Mart, kadınların gücünü ve başarılarını kutlamak için önemli bir fırsattır. Ancak, bu günün sadece sembolik bir anlam taşıması, gerçek değişimi sağlayacak adımların atılmadığı anlamına gelmemelidir. Toplumda, kadınların sorunlarına dair kalıcı çözümler üretilmesi için yalnızca bir gün yetmez. Her gün, kadınların karşılaştığı şiddet, cinsiyet temelli ayrımcılık ve eşitsizliğin önüne geçilmesi için atılacak somut adımlar gereklidir.
Kadınların hak ettiği yaşam standartlarına ulaşabilmesi için yalnızca yasal düzenlemeler değil, toplumsal bir dönüşüm de şarttır. Eğitim, aile yapıları, iş dünyası, siyaset ve kültür gibi tüm alanlarda kadına dair algının değişmesi için sürekli bir çaba harcamak gerekiyor.
Bir toplumun gerçek gelişmişliği, kadınlarının durumuyla ölçülür. Kadınların sadece 8 Mart’ta hatırlanması, o toplumda kadın haklarının ne kadar eksik olduğunu gösteren bir işarettir. Kadınlar, sadece bir gün hatırlanacak değil, her gün hak ettikleri saygıyı ve değeri görmelidir.
Her an, her yerde kadınların emeği, katkıları ve mücadelesi takdir edilmelidir. Kadınların toplumsal hayatta eşit söz hakkı, eşit fırsatlar ve güvenli bir yaşam gibi temel hakları, yılın her günü savunulmalıdır.
8 Mart’ı kutlamak güzel bir şeydir; ancak, bu kutlamaların anlamlı olabilmesi için birer hatırlatmadan ibaret olmamalıdır. Kadınların eşit haklarla, güvenli bir ortamda yaşama hakkı her zaman korunmalı ve bu konuda toplumlar sürekli olarak duyarlı olmalıdır. 8 Mart'ta kadınları hatırlamak yetmez, kadının toplumdaki yerini her an gündeme getirmek ve bu konuda farkındalık yaratmak gerekir.
Sonuç olarak, kadınların sadece 8 Mart’ta hatırlanması, toplumsal eşitsizliğin bir yansımasıdır. Kadınların hakları, saygınlıkları ve eşitlik talepleri yılın her gününde gündemde olmalıdır. Kadınlar sadece bir gün için değil, her gün için değerli ve eşit haklara sahip olmalıdır.