Remzi Akbaş'ın "Hem sahili hem kendini kurtardı" başlıklı köşe yazısı
Karasu Belediye Başkanı İshak Sarı kralını da, babasının oğlunu da tanımadı.
Neden böyle yazdığımı merak etmişsinizdir.
Bilindiği üzere Denizköy Mahallesi sahilinde bir cemaate ait olduğu belirtilen yapılar kamuoyu tarafından büyük tepki çekmiş ve bu konu Sakarya CHP Milletvekili Ayça Taşkent tarafından da TBMM’de gündeme getirilmişti.
Karasu Belediyesi'nin 5 Aralık Perşembe günü yapılan Meclis Toplantısı'nda da CHP'li üye Mücahit Karakaş'ın gündeme getirdiği cemaat yapıları Belediye Başkanı İshak Sarı'ya da sorulmuş, Sarı'nın yanıtı da şöyle olmuştu:
"Bunu kaşımaya devam ediyorsunuz. O bölgede 3 bin dönüm boş hazine arazisi var. Bu hazine arazilerinde de kaçak yapılar var. Karasu’da kaçak yapıyla en çok mücadele eden benim. Bu konuda babamın oğlunu tanımam, kralını da tanımam. Cemaat, cemiyet neyse, gereğini yaptık. Şimdi Valilik’ten de Çevre Bakanlığı’na yazışmayla, yasal süresinin dolmasından sonra yıkımıyla ilgili bize destek vermelerini istedik. Desteği versinler, orada gerekeni yaparım, hiç umurumda değil."
Sarı sözünde durdu ve gereğini yaptı.
15 Ocak Çarşamba günü saat 04.00 sularında belediyeye ait iş makineleri ile şafak operasyonu yapılarak 33 civarında yapının yıkımı gerçekleşti. İşin garibi bu yıkım sırasında herhangi bir karşı müdahalenin gelmemiş olmasıydı.
Esasen buranın yapılaşma hazırlığının 10 yıl öncesine kadar gittiği öne sürüldü. Yapılaşmanın son 4 yıl içinde başlaması ve belirgin artış göstermesi kamuoyunun da dikkatini çekip tepkiler artınca, Karasu Belediyesi'nin de gerekli işlemleri hızlandırmasını sağladı. Ancak yıkımın yapılabilmesi için Valilik tarafından destek beklendi. Gerek mahkeme kararının belediye lehine sonuçlanması gerekse Valilik’ten gelen destekle birlikte bu yapılar yıkılmış oldu.
Kaldı ki, esasen; "3621 sayılı kıyı kanunu ve uygulama yönetmeliği gereğince sahil şeridi içerisinde hiçbir yapı ve tesis yapılamaz. Kanuna muhalefet edenler hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 3194 sayılı İmar Kanunu'nun ilgili maddelerindeki ceza hükümleri uygulanır" maddesi ortada dururken, bu lokasyonlarda en ufak bir yapılaşmaya izin verilmemeliydi.
Bu arada Başkan Sarı'nın mecliste bahsettiği diğer kaçak yapılara ne zaman sıra geleceği merak ediliyor? Yıkımların sadece bu yapılarla sınırlı kalmaması gerekir.
Tespitlerime göre sosyal medya platformlarında Sarı'ya bu konuda yoğun destek var. Ancak, herkesin dikkatini çekmek ve altını çizmek istiyorum;
Başkan Sarı yaklaşık 6 yıldır görevini sürdürmektedir. Bugüne kadar bu yapılara neden göz yumulmuştur? Yoksa son günlerde malum cemaatin ganimet paylaşımındaki iç kavgaları mı, yoksa artan kamuoyu baskısıyla mı düğmeye basılmıştır?
Evet...
Yapılan yıkım kamuoyu tarafından olumlu görülmüştür, takdir görmüştür. Ancak bunu büyük bir başarı gibi görmek ve göstermek de çok doğru değil. Çünkü zaten geciktirilmiş ve yapılması gereken suç unsuru oluşturan bu yapıların yıkılması ile birlikte hem kendisini hukuken hem de sahili beton kirliliğinden kurtararak görevini yerine getirmiştir. Bu kadar basit...!