Remzi Akbaş'ın "Emeklilerin durumu ne olacak?" başlıklı köşe yazısı
Hatırlarsanız, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2024 "Emekliler Yılı" ilan edilmişti.
Esasen doğrusunu konuşmak gerekirse eğer, emekliler yılı böyleyse 2025 yılını varın siz tahmin edin.
Hadi 2024, sözde emekliler yılıydı. 2025, kimlerin yılı olacak?
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) konferansında yaptığı açıklamada, "Hayat pahalılığından şikayet ediliyor. Sizi duyuyor, sorunları biliyoruz" şeklinde açıklama yaptı.
Oh; hele şükür!
Nihayet hayat pahalılığını kabul eden ve duyan bir yetkili çıktı. Sorunları biliyorsunuz da... Bugüne kadar neden çözülmüyor, çözülmedi?
Aralık ayı enflasyonu açıklandığında son 6 aylık enflasyon oranı da netleşmiş olacak.
Kasım ayı enflasyonu ile birlikte beş aylık enflasyon yüzde 14,6 olarak gerçekleşmişti. Aralık ayı enflasyonunun en iyimser tahminle yüzde 2 geldiğini kabul edersek, bu veriyle işçi emeklisinin yeni yılın ilk 6 aylık zam oranı yüzde 17 civarında olacak.
Memurlar ise Temmuz ayında yüzde 10 zam almışlardı. Bu veriler sonucu memur ve memur emeklisinin alacağı yeni yılın ilk 6 aylık zam oranı da yüzde 12 civarında bekleniyor.
Katılır, katılmazsınız. Şöyle bir hesap yaptım:
22 yıllık AK Parti'nin iktidar döneminin Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek diyor ya "Sizi duyuyor, sorunları biliyoruz."
Hiç sanmıyorum!
Emeklinin sesi duyulmuş olsaydı;
2002 yılında asgari ücret 184 lira iken, ortalama işçi emekli aylığı 276 lira idi.
2025 yılı asgari ücret 22 bin 104 TL. Ortalama işçi emeklisinin aylığı da 20 bin TL'yi geçmeyecek.
Buna göre, 2002'de işçi emeklisi lehine yüzde 50 fark vardı. Dolayısıyla yeni yılda emeklinin ortalama maaşı da 33 bin lira olması gerekir.
Bir başka perspektiften bakalım;
2002'de ortalama işçi emekli aylığıyla 7 çeyrek altın lira alınıyordu. 2025 itibariyle en fazla 4 adet çeyrek altın lira alabilecek. Bugünün 7 çeyrek altın karşılığı 35 bin lira civarında yapıyor.
Hele ki mutfak hesabına girersek bu işin içinden çıkamayız.
Neyse, bu örnekleri çeşitleyebiliriz!
Asıl sorun ücretlerin artışı değil. Başta gıda olmak üzere eğitim, sağlık, ulaşım, kira, enerji ve diğer kalemlerde fiyatların artmasını önleyici tedbirler almaktır. Yani enflasyonu tek haneli seviyelere indirmektir.
Bu yapılırsa sorun yok. Yapılamıyorsa ne kadar ücret artışı yapılsa da "geçim sorunu ve hayat pahalılığı" devam edecek.
Göreceğiz bakalım; emeklinin ekonomik durumu bu yıl geçen yıla göre nasıl olacak?