Remzi Akbaş'ın "Bedelini emekliler ödüyor" başlıklı köşe yazısı
Ocak ayında yüzde 6,70 olarak gerçekleşen enflasyon, Şubat’ta yüzde 4,53'e, Mart ayında ise yüzde 3,16'ya oldu. Nisan ayında bu rakam yüzde 3,18 olurken Mayıs ayında ise yüzde 3,37 oldu.
Bununla beraber 5 aylık enflasyon rakamı da yüzde 22,72 olarak hesaplandı.
Toplu sözleşme gereği memur ve emeklileri yüzde 10 artış yanı sıra enflasyonun yüzde 15’i aşan kısmı üzerinden de artış alacaklar.
Buna göre 5 aylık oluşan fark yüzde 17,72 düzeyinde gerçekleşti.
İşçi emeklileri ise dönemlik oluşan enflasyonun tamamını fark olarak alıyorlar. Bu durumda işçi emeklilerinin 5 aylık alacakları fark yüzde 22,72 olacak.
Hele ki 3 milyon 651 bin civarında 10 bin TL ve altında maaş alan dul, yetim ve Bağ-Kur skalasında bulunan emeklinin durumu çok vahim.
Merkez Bankası'nın beklenti anketlerinde göz önünde bulundurduğumuz zaman 6 aylık enflasyon farkının ise yüzde 25-26 olduğunu söyleyebiliriz. Fakat memur ve memur emeklerinde bu oranlarda artış yapılmayacak. Yıl sonlarındaki toplu sözleşmeleri baz alındığı için yüzde 19,5 ile yüzde 20,50, yani yuvarlak olarak söylersek yüzde 20’lik bir zam almaları kuvvetle muhtemel hale geldi. Kesin sonuç elbette 3 Temmuz’da (yani bugün) açıklanacak olan aylık enflasyonla birlikte ortaya çıkacak.
Genel kanaat; gerçeklerden uzak verileri ortaya koymasından dolayı ücret politikasının belirleyicisi durumunda olan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'na güvenilmiyor?
Gerçekleşen 6 aylık enflasyona en az yüzde 5'lik refah payı umudu da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın "Emekliye refah payı gündemimizde yok" demesiyle söndü.
Böylece ortalama emekli maaşları Haziran itibariyle açlık sınırı olan 18 bin 978 TL ile 29 bin 411 TL olan bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyetinin altında kalmaya devam edecek.
İnsanın aklı almıyor.
Açlık sınırı altında maaş almak ne demek?
Bu insanlar beslenmeden, sosyal yaşama kadar birçok sıkıntı içinde kalacağı göz önüne alındığında ruhen ve bedenen sağlıklı olabilir mi? Esasen bunun sağlık açısından hazineye daha fazla yük getirdiği görülmüyor mu?
Kaldı ki bu aydan itibaren iğneden ipliğe gelecek olan zam ve vergiler nedeniyle yapılan bu artışın hiçbir önemi kalmayacak. Zaten başta elektrik ve akaryakıt zamları yürürlüğe girdi bile.
Son olarak şunu söyleyebilirim:
Faize, şuna buna gidenleri saymıyorum...
Hazinenin kasasının boşalmasına belki tek gerekçe değil ama hükümetin 17 bakanı için her bakanlığa 4'er olmak üzere 68 bakan yardımcısı ataması yapılıyor. Bunların yıllık maliyetini göz önüne alın; emeklilere neden istenilen oranda zam verilmediğini anlarsınız.
Sonuç olarak; ülkeyi yönetenler seçimden seçime ama çalışanlar, üreticiler ve emekliler her yıl bedelini ödüyor!