Remzi Akbaş'ın "Ya hep beraber ya hiçbirimiz" başlıklı köşe yazısı

14 Nisan 2015 Salı günü Karasu Belediyesi öncülüğünde meclis salonunda çeşitli sivil toplum temsilcilerinin katılımda bulunduğu "Kent Konseyi" oluşumu ilk günlerde büyük bir heyecanla çalışmalara başlamıştı.

Dönemin Belediye Başkan Yardımcısı Murat Çelik'in yönettiği toplantıda "Yürütme Kurulu" seçimi yapılmış kurul üyeleri arasında yapılan seçimle de başkanlığa Av.Recep Özdemir getirilmişti.

"Kent Konseyi" kuruluş amacı;

a) Yerel düzeyde demokratik katılımın yaygınlaştırılmasını, Karasulu olma bilincinin geliştirilmesini ve çok ortaklı yönetim tarzının yerleşmesini sağlamak,

b) 21.Yüzyıl Karasu'nun doğası, tarihi, kültürel mirası ve sosyo-ekonomik yaşantısı ile bütünleşecek nitelikteki stratejileri belirlemek,

c) Sürdürülebilir gelişmenin temelini oluşturacak politikalar arasında önceliklerin belirlenmesi ve çözüm önerileri üretilmesine imkan tanıyacak bir uzlaşma ortamı oluşturmak,

d) Karasu halkı ile birlikte eylem planları hazırlamak, uygulamak ve geliştirmek,

e) Konseyce alınan kararların Karasu Belediye Meclisi gündemine alınmasını ve uygulanmasını sağlamak,

f) Yaşamı ilgilendiren her alanda çalışma yapmak… Şeklinde belirlenmişti.

Benim de "Eğitim ve Öğretim Komisyonu" Başkan Yardımcılığı görevini üstlendiğim bu oluşum, birkaç toplantı sonrası hedefine varamadan dağıldı.

İlk bakışta toplumsal bir görevi içerdiği görülen bu tüzük uygulanır olsaydı inanın Karasu'da çok önemli ve katma değer yaratacak projeler hayata geçirilebilirdi.

Konseyin görevleri içinde yer alan bazı önemli çalışmaları size arz edeyim:

1- Kent sorunlarını demokratik bir biçimde tartışmak, katılımcı demokrasi ilkelerini yaşama geçirmek ve uzlaşma kültürünü geliştirmek, hemşerilik hukuku ve ortak yaşam bilincinin geliştirilmesini, çok ortak ve çok aktörlü yönetişim anlayışının benimsenmesini sağlamak.

2- Kent ile ilgili temel stratejiler ve faaliyet planlarının belirlenmesinde, uygulama, izleme ve karar alma süreçlerinde en geniş kitleyi katarak, tüm kenti kapsayan ortak bir aklın oluşturulmasına katkı sağlamak.

3- Karasu'nun sorunlarını ilgili birimlere aktarmak ve çözüm çalışmalarını izlemek, çözümün hızlanması için katkıda bulunmak.

4- Avrupa Birliği Mevzuatı kapsamında hazırlanacak mali kaynaklı her türlü hibe projelerde hazırlayıcı, paydaş ve katılımcı olarak projelere, sivil toplumun gelişmesine ve kurumsallaşmasına katkıda bulunmak.

Görüldüğü üzere Karasu ilçemize çok önemli hizmetlerin gerçekleşmesine katkı sağlayacak "Kent Konseyi" ne yazık ki yürütülemedi. Dolayısıyla ilçemiz sorunları siyasi ayrımcılık, bireysel anlaşmazlık ve diğer sebeplerle bir türlü çözülemedi. İshak Sarı döneminde de bu konu gündeme getirilmedi. İlçenin sorunları yetkililerin iradesine bırakıldı.

Bu günlerde bütün ülkeyi saran uyuşturucu belası 9-10'lu yaşlara kadar indiğine ve yayıldığına şahit oluyoruz. Kabul edelim ki, toplumsal huzurun sağlanması noktasında polisiye tedbirler yetersizdir. İşte bu aşamada görev, başta aileler olmak üzere Sivil Toplum Kuruluşları (STK)'na düşmektedir. "Bana ne, ben kendimi korurum" mantığı ile hareket edenler bir gün bedel ödeyeceğini bilmelidir.

Toplumsal olumsuzlukları bertaraf etmenin yolu güçlü STK'ların oluşumundan geçer. O nedenle mücadele noktasında başarılı olmak isteniyorsa ya hep beraber ya hiçbirimiz!