Uğur Büyük'ün "Asgari" başlıklı köşe yazısı
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre, Türkiye'de yaklaşık yedi milyon kişi asgari ücretle çalışıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde toplanacak Asgari Ücret Tespit Komisyonu, ilk toplantısını geçen hafta gerçekleştirdi. On beş kişilik komisyonda işveren tarafını Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), işçi tarafını ise en fazla üyeye sahip konfederasyon TÜRK-İŞ temsil ediyor.
Basında yer alan tahminlere göre 2024 enflasyonu ile 2025 yılı için öngörülen enflasyon oranlarının ortalaması dikkate alınarak, yüzde 44 ile yüzde 21 ortalamasında, yani yüzde 32,5'lik zam teklif edilecek.
Asgari ücret şu anda 17.002 TL. Muhtemel senaryolarda artış şöyle gerçekleşiyor:
Yüzde 20 zam, 20 bin 402,40 TL. Yüzde 25 zam, 21 bin 252,40 TL. Yüzde 30 zam, 22 bin 102,60 TL. Yüzde 35 zam, 22 bin 952,70 TL. Yüzde 40 zam, 23 bin 802,80 TL. Yüzde 45 zam, 24 bin 652,90 TL. Yüzde 50 zam, 25 bin 503 TL.
SGK verilerine göre, asgari ücretle asgari ücretin iki katı arasında ücretle çalışanların sayısı ise 13 milyona ulaşıyor. Asgari ücret ayrıca; kıdem tazminatı, işsizlik maaşı, GSS primleri, askerlik ve doğum borçlanması, isteğe bağlı sigorta primleri ve rapor ücretleri gibi birçok başka kalemi de ilgilendiriyor.
Bu yönleriyle asgari ücret artık toplumun tamamını etkiliyor. Asgari ücret ve civarında maaş alanların çoğunluk olmasına rağmen, milli gelirden alınan payın giderek azaldı. 1980 öncesinde, asgari ücretin kişi başı milli gelir içindeki payı yüzde 80'lerin üzerindeydi. AKP döneminde yüzde 60'lara düştü. Şu anda yüzde 47 seviyesinde. Kişi başına milli gelire göre asgari ücret ciddi biçimde geriledi. Olması gereken, kişi başı milli gelire göre belli bir seviyede tutulmasını sağlamaktır. Böyle olunca hem enflasyon hem de büyümeden pay alarak bölüştürülmüş olur.
Merkez Bankası ve DİSK-AR verileri ile çeşitli araştırmalar asgari ücret civarında bir ücretle çalışanların oranının yüzde 50'lerde olduğunu gösteriyor. İlçemizde ise bu oran çok daha fazla. Maalesef gençlerimiz Karasu’da kurumsal olsun olmasın herhangi bir iş için asgari ücretten fazlasını kazanamıyor. Buda ciddi ekonomik sorunları doğuruyor. Gençlerimiz ekonomik olarak tatmin olamadığı için büyükşehirlere gitmek zorunda kalıyor. İlçede kalan iş boşluğunu da sığınmacılar dolduruyor. Sayılarının ne kadar arttığını seçim döneminde bangır bangır bağırdık, anlatmaya çalıştık. Karakol ile terminal arasındaki caddelere “Suriye Mahallesi” denmeye başlamış. Arapça tabelalar, onlarca dükkan. Karasu’da kaç tane işletmeleri olduğunu biliyor muyuz? Kaç mültecinin ilçemizde yaşadığını biliyor muyuz? Yılda kaç evlilik yaptıklarını kaç çocuk yaptıklarını biliyor muyuz? Neyse…
Asgari ücret yaşam hakkıdır. Adil bir ücret verilmelidir. Çünkü bunun katbekatını devlet bizden vergilerle alıyor. Yılın ilk on bir ayında;
Dakikada 13,7 milyon TL, saatte 822 milyon TL, günde 19,7 milyar TL, ayda 599,7 milyar TL toplamda on bir ayda 6 trilyon 597 milyar lira vergi ödedik ama yine de yetmedi, yettiremedik. İlk on bir aylık açık 1 trilyon 276 milyar lira oldu. Geçmiş olsun.