Selman Yümnü'nün "Her şey çok güzel oldu mu?" başlıklı köşe yazısı
Ekrem İmamoğlu’nun belediye başkanlığı döneminde yaşananlar, “Her şey çok güzel olacak” sloganının gerçekliğini sorgulatır hale geldi. Özellikle pandemi döneminde yapılan harcamalar, belediyeciliğin ciddiyetiyle ne kadar örtüşüyor?
İmamoğlu, yakın çalışma arkadaşlarının itiraf ve şikayetleri ile başlayan soruşturma kapsamında tutuklandı. Bu gelişme, İstanbul’un yönetiminde şeffaflık ve hesap verebilirlik konusunda ciddi soru işaretleri doğurdu. Peki, “Her şey çok güzel olacak” denilen İstanbul’da gerçekten her şey güzel mi oldu?
Pandemi sürecinde sağlık çalışanları olağanüstü bir çaba gösterirken, şehirde kapanmalar yaşanırken, İmamoğlu yönetimi konser ve etkinlikler için milyonlar harcadı. İBB'nin pandemi döneminde düzenlediği konserler ve bu konserlere kesilen faturalar dudak uçuklatacak cinsten. Resmi verilere göre, 2020 yılından itibaren bu tür etkinliklere yaklaşık 6 milyar 35 milyon Türk Lirası harcandı. Bu paralar, salgın sürecinde sağlık hizmetlerine, dar gelirli ailelere veya esnafa destek olarak aktarılabilir miydi?
İstanbul’un yönetiminde asıl mesele, kaynakların doğru yönetilmesi ve halkın gerçek ihtiyaçlarına cevap verilmesidir. Bugün gelinen noktada, şeffaflıktan uzak bir yönetim anlayışıyla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. “Her şey çok güzel olacak” sloganı, artık büyük bir ironiye dönüştü. İstanbul’da her şey gerçekten çok güzel mi oldu, yoksa yalnızca göz boyayan bir algı operasyonu muydu?
SİYASET BÖYLE BİRŞEY Mİ?
Siyaset gerçekten çok garip. Kim neyi çok savunuyor ya da neyi çok eleştiriyorsa gün geliyor ve onunla sınanıyor. CHP’nin AK Partiyi ne ile eleştirdi ise şimdi aynı şeyle sınandığını görüyoruz. Bu köşede yazı yazmaya başladığım günden beri AK Parti hükümetinin yanlış uygulamalarını eleştirdi. Şimdi sıra ülkenin geleceğinde yönetimine talip plan CHP’de.
Ayakkabı kutusu dediniz para kuleleri kurdunuz. AK Parti seçmeninin oyunu MAKARNA için sattığını iddia ettiniz ama biz kent lokantaları sayesinde boğazınızdan et geçiyor demekten geri kalmadınız. Cumhurbaşkanlığının uçaklarını eleştirdiniz ama Cumhurbaşkanlığına aday olur olmaz finansının nereden karşılandığı açıklanamayan bir özel jet ile ülkeyi dolaşmaya başladınız. “Saray sizin olsun sokaklar bizimdir” deyip bir saray yavrusu gibi yerde gözaltına alındınız. Hırsız var diye slogan attınız şimdi yolsuzluk soruşturmasında yol arkadaşlarınızın iddiaları sonrasında tutuklandınız. 128 milyar dolar nerede diye sordunuz şimdi 560 milyar nerede sorunlarına muhatap oluyorsunuz (Ne 128 milyar meselesi doğruydu ne de 560 milyar meselesi doğru)
Bu olayın tek mağduru ve tek suçlusu vardır.
Mağdur olanlar sizlere güvenen ve destek veren, sizlerden umudu olan ve geleceğini sizin yönetiminde şekilleneceği hayalini kurup her şeyin çok güzel olacağını düşünenlerdir.
Bu işin tek suçlusu ise ülkenin yönetimine talip olup iktidarın ekmeğine yağ sürecek şekilde afili işlerin içinde bulunup soruşturma açılmasına imkan sağlayan sizlersiniz.