Selman Yümnü'nün "Okumayın gençler" başlıklı köşe yazısı
İlkokul eğitimini birleştirilmiş sınıflarda köy okulunda alarak eğitim hayatına başlamış, lise eğitimini tamamladıktan sonra AKDENİZ ve MUĞLA üniversitelerinden mezun olmuş, yüksek lisansını yurt dışında tamamlamış biri olarak söylüyorum ki OKUMAYIN.
Eğer eğitim hayatınızın amacı sadece sosyal ve kültürel olarak donanımlı hale gelmek dünyaya farklı bir perspektiften bakabilmek için ise okumanızda bir beis yok ama ben iyi bir eğitim alayım hayatımın geri kalanını daha rahat bir şekilde yaşarım sosyal statüm olur filan gibi yanılgılara kapılmayın.
Komünizmde eşit işe eşit ücret anlayışı hakimken bizim ülkemizde ise her işe eşit ücret anlayışı hakim olmaya başladı. Yani bizlerin yıllarca okuyup emek, zaman ve paramızı harcadığımız dönemde liseden mezun olanlar atanarak işe başlamış oluyorlar. 4 senelik üniversite hayatınız boyunca onlar 4 senelik çalışan oluyorlar.
Hiçbir işi ve mesleği küçümsemiyorum ya da aldığı maaş yüksek demiyorum ama lise mezunu olarak atanan bir bekçi ile üniversitede DR.Unvanı almak için yıllarını vermiş bir akademisyenin neredeyse aynı maaşı alıyor olması çok saçma değil mi sizce de?
Dört yıllık fakülte mezunu olup sonrasında yüksek lisans eğitimini tamamlayıp, doktora programına katılıp mezun olduktan sonra atanıp göreve başlayan bir DR.Akademisyenin bekçiden birkaç bin lira fazla maaş alması çok saçma.
Aklının bir kenarında eğitim hayatının zorlu süreçleri ve hatıraları yer alan bir akademisyen gelinen bu noktada nasıl üretken olabilir. Ülke genelinde her ne iş yaptığına bakılmaksızın neredeyse herkesin aynı maaşı almaya başlaması büyük bir üretkenlik sorunu ortaya çıkarıyor.
Herkes salla başı al maaşı modunda.
Bu gelirdeki eşitlenme sadece bu iki meslek gurubunda değil elbet. Bu eşitlenme ya da birbirine yaklaşma durumu eğitimli memurların yaratıcılığı ve çalışma azminin önündeki en büyük engel.
Devlet, memur sayısı bakımından küçülmeli, devlet memurluğu yan gelip yatılacak yer algısı ortadan kalkmalı.
Bu olmadığı sürece eğitim almanın en önemi kalıyor ki? Önümüze konulan eşitlik gibi görünen ama aslında büyük adaletsizlik barındıran bu anlayışın bir an önce son bulması gerekiyor.
Şartların böyle devam edeceğini var sayarsak okumanın, eğitim için zaman, emek ve para harcamanın ne mantığı var. Eğitim hayatınız boyunca hayalini kurduğunuz hayatı yaşamanız çok mümkün değil bunu bilerek hareket etmenizde büyük fayda var. Evet biraz moral bozucu bir yazı oldu ama gerçekler maalesef böyle.
Çok beklenti kurmak belki de bizim hatamız. "Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor. Ben her zaman cahil halkın ferasetine güveniyorum" diyen insanlar rektör yardımcılığı ve YÖK denetleme kurulu üyeliğine getiriliyor. Rektörün bile cehaleti yücelttiği bir ülkede OKUMAYIN GEÇLER.