Uğur Büyük'ün "Denetimsizlik ve riyakarlık" başlıklı köşe yazısı
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde bulunan 12 katlı Grand Kartal Oteli’nde 21 Ocak’ta sabaha karşı çıkan yangın büyük bir faciaya dönüştü. Kısa sürede binayı saran alevler, 2 bin 200 rakımda büyük bir can pazarına yol açtı. Yangında aralarında öğrencilerin de bulunduğu 78 kişi yanarak, dumanda boğularak veya can havliyle kendisini kurtarmak için pencerelerden atlayarak hayatını kaybetti.
İnanılmaz üzücü bu olay karşısında ülkemizde neler yaşandı?
Milli yas ilan edildi. Habere yayın yasağı getirildi. 3-5 kişi gözaltına alındı. Bakanlık Bolu Belediyesini, Bolu Belediyesi bakanlığı suçladı. Ülke gene twitterda ikiye bölündü. Konunun özünden uzaklaştığımız bir felaketi daha geride bıraktık. Yangınlar yaşadık, deprem felaketi yaşadık, dereler nehirler taştı, tren kazaları, maden ocaklarındaki facialar. Konu başlıkları farklı, bizim ülke olarak verdiğimiz tepkiler aynı. Açıklamalar aynı, tartışmalar aynı, kavgalar aynı, suçlamalar aynı. Yarın Allah korusun gene bir felaket yaşayalım oda aynı olacak…
Çözüm istiyorsak yarın başımıza benzer olaylar geldiğinde farklı sonuçlar yaşansın istiyorsak başımıza gelen felaketlerden dersler çıkarmalı ve önlemler almalıyız. Bu devletin başlıca görevidir. Acil önlem planları hazırlamalıyız. Hazırlanan planların uygulanabilir olması gerekiyor. Sadece yazıda kalmaması konunun muhatabı herkesin buna riayet etmesi gerekiyor. Çevre illerin birbirinden haberdar olması bir felaket durumunda kimin nereye yardım edeceğinin belli olması gerekiyor. Eskiden olduğu gibi TSK’nın doğal afetlere müdahale etmesi gerekiyor. Gereklilikler saymakla bitmez.
Gelelim denetimsizlik konusuna. Ülkede hemen hemen her konu denetimden çok uzak. Gıdalar düzgün denetlenmiyor, kozmetik ürünleri düzgün denetlenmiyor. Fabrikalar, oteller, esnaflar, okullar, hastaneler, kamu kuruluşları, futbol kulüpleri, cemaatler, tarikatlar, STK’lar, bankalar hangisi düzgün denetleniyor sizce? Herkes sistemin açığının peşinde. Devletin suçu olduğu kadar insanımızında suçu var. Dükkan açar bir yangın tüpü almamak için komşudan yangın tüpü koyar bir haftalığına, arabasını muayeneden öylesine geçirir bulur yolunu, fabrikatör 300 – 500 bin harcamamak için bacasına filtre takmaz, dere yatağına ev yapar, yol yapar betondan, ev yapar demirden çalar gibi onlarca örnek verebiliriz. Hep arkadan dolanma hep nasılsa bir şey olmaz düşüncesi.
Şapkamızı önümüze alıp ciddi anlamda düşünmemiz gereken çok şey var. Bir yıl içerisinde düzelemeyecek bir konu yok. Bakanlıklar, valilikler, kaymakamlıklar, belediyeler, TSK, AFAD, AKUT ve konunun diğer paydaşları birlikte hareket etmeli. Daha fazla can kaybı olmasın diye bunu yapmak zorundasınız efendiler!