Remzi Akbaş'ın "Onlar hak arıyor, bedelini vatandaş ödüyor!" başlıklı köşe yazısı
Ne olduysa Sayın Cumhurbaşkanı tarafından "Giderlerse gitsinler" sözünden sonra oldu.
Hastanelerde olsun, Aile Sağlığı Merkezlerinde olsun gerek hekimlerimiz gerekse diğer personeller çeşitli sorunlarla gündem oluyor.
Şimdi de Sağlık Bakanlığı'nın yeni "Aile Hekimliği Performans ve Ödeme Yönetmeliği"ne karşı Türkiye genelinde 5-8 Kasım arası 3 gün iş bırakan Aile hekimleri 2-7 Aralık arasında da Türkiye genelinde 5 günlük iş bırakacak. Daha önceleri de aynı sorunlar gerekçesiyle iş bırakmışlardı. Muhtemelen sorunlar devam ettikçe bu eylemler de devam edecek gibi görünüyor.
Her sağlık sorunumuzun çözümü noktasında ilk başvurulan aile hekimlerimizin bu sorunlarına toplum neden sessiz, duyarsız ve ataletli davranıyor anlamış değilim...
Ya kendi sorunlarını kamuoyuna yeterince anlatamıyor ya da bu eylemlerine halkın müdahil olmasını istemiyorlar.
Hekimler sorunlarının hak mücadelesinde haklı olabilir. Ancak boykot günlerinde görevlerinde olmaması özellikle vatandaşları çok zor durumda bırakıyor. Hekimlerin boykotundan, eyleminden haberleri olmayan vatandaşlar sağlık merkezlerine geldiklerinde muayene olamadan hastaneye yönelmek zorunda kalıyor. Bu da onların maddi ve manevi çeşitli zorluklar yaşamasına yol açıyor.
Bu açıdan bakıldığında hasta olan vatandaşlara haksızlık yapılıyor. Ayrıca hastaneye yönelmeleri nedeniyle burada da yoğunluk yaşanıyor. Yeterince sağlıklı muayene olamıyorlar. Oysa bu eylemlerin mesai saatleri dışında halkla birlikte yapılsa daha sağlıklı olmaz mıydı?
Açıkça söylemem gerekirse hekimlerimiz "hak" ararken vatandaşların hakları kısıtlanıyor.
Peki, nedir bunların sorunu?
Aile hekimleri; koruyucu sağlık hizmeti sunan "Aile Sağlığı Merkezleri (ASM)"nin tüm fiziki ve tıbbi donanımının kamu tarafından sağlanmasını, yeterli sayıda ebe, hemşire ve teknisyen görevlendirilmesini, hekim başına düşen nüfusun 2 bini aşmamasını ve tüm çalışanlara insanca yaşayabilecekleri ücret verilmesini talep ediyor.
Hekimler, yönetmeliğe ilişkin diğer sorunları arasında şunları da dile getiriyor:
“Yönetmelikle ihtiyacı olan hastayı hastaneye sevk etmemiz istenmiyor. Hekimin ilaç yazma yetkisi kısıtlanıyor. Hasta hekim ilişkisi müşteri ilişkisine çevriliyor. Hastayı tedavi etme özgürlüğümüz kısıtlanıyor. Belirsiz hedef puanlarla sözleşmemizi feshedip, mesleki güvencemiz yok ediliyor.
Bakıldığında çoğu isteklerine hak vermekle birlikte "İdari" sorunlarını bir tarafa bırakırsak, kimi hekimlere kayıtlı 5-8 bin kişiye genelde 10-15 dakikalık muayene için verilen 35 bin lira ile 50 bin lira arasındaki ücretin günümüz şartlarında yeterli olup olmadığını size bırakıyorum.
İster haklı olsunlar ister haksız. Sonuçta Sağlık Bakanlığı ile hekimler arasındaki sorunun bedelini vatandaş ödüyor, öyle değil mi?