Uğur Büyük'ün "Neymiş bu Kanal İstanbul sevdanız?" başlıklı köşe yazısı
Kanal İstanbul projesi yıllar sonra yeniden gündeme getirildi. İmamoğlu’na yönelik operasyonun ardından Kanal İstanbul projesi hız kazandı. TOKİ’nin Sazlıdere’deki 24.000 konutluk kaçak inşaatına tebligat gönderen İBB yöneticileri de gözaltına alındı. Kuzey Marmara otoyolunun Nakkaş-Başakşehir kesimi Rönesans Holding’e 8 milyar TL’ye ihale edildi. Arap TV kanallarında projenin reklamları tekrar gösterilmeye başlandı.
Kanal İstanbul projesi “Çılgın Proje” olarak ilk 2011 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandı. Neden böyle bir şey yapmak isteniyor diye sorulduğunda ise Montrö Boğazlar Sözleşmesi kapsamında mevcut boğazlardan yeteri kadar para kazanmadığımız nedeniyle dendi. Düşündükleri şey ise boğazlardan alamadığımız parayı yeni bir kanal açarak ve gemileri buradan geçirmeye zorlayarak yılda 4-5 milyar dolar gelir sağlamak.
İşin deprem kısmı ise hiç değerlendirilmedi. Kanal İstanbul’un ana kanal yapısının özellikle güneydeki üçte birini oluşturan kesimin çok zayıf zemin koşullarında sıvılaşma nedeniyle depremde kabul edilebilir sınırların çok üstünde yüksek hasar riskine maruz olduğu ve mutlaka yeniden incelenmesi gerektiği yadsınamaz bir gerçek olarak ortadadır. Durum Kanal İstanbul’un güzergah seçimini etkileyecek derecede ciddidir. Kanalla bağlantılı diğer mühendislik yapılarının depremde olası çok yüksek hasar riskleri ve yüksek yapım maliyetleri ise ÇED raporunda hiçbir şekilde değerlendirilmemiştir.
Konuyla alakalı birkaç soru sormak isterim
1-) Montrö Boğazlar Sözleşmesi kapsamında neredeyse bedavaya geçen bu gemileri Kanal İstanbul’a nasıl yönlendireceksiniz?
2-) Adamlar bedava geçmek varken diğer tarafa neden ücret ödesin?
3-) Bunları Kanal İstanbul’dan geçirmeye zorlayacak gücünüz var ise bunları mevcut boğazlardan geçirerek ücret alabilirsiniz. 90 Milyar dolardan fazla para harcayıp yeni bir kanal açmaya gerek var mı?
4-) Uluslararası antlaşmaların ömrü taraf ülkelerin memnuniyeti boyunca devam eder eğer Montrö’den memnun değilseniz antlaşmayı neden bozmuyorsunuz?
5-) Eğer memnunsanız neden milyarlarca dolar harcayıp böyle bir işe kalkışıyorsunuz?
6-) Olası büyük İstanbul depreminde Allah korusun milyonlarca insanın ölümle sonuçlanacak bir şey gerçekleşirse bunun vebalini ve sorumluluğunu kim alacak?
7-) Kanala harcanmak istenen parayla yüzbinlerce binanın kentsel dönüşümü, deprem önlemleri ve afet yönetimine harcanması gerektiği bütün uzmanlarca söylenirken bu inat neyin nesidir?
İşin açıkçası ben yapılmak istenenden bir şey anlayamadım. Montrö Boğazlar Sözleşmesi gayet açık değiştirmek ya da bozmak isterseniz çağırırsınız İngiltere’yi, Fransa’yı, Rusya’yı, Bulgaristan’ı, Yunanistan’ı, Avustralya’yı, Romanya’yı ve Japonya’yı diplomatik dille anlatırsınız tabi ki tek derdiniz Kanal İstanbul boyunca bütün arsaları yandaş işadamlarına toplatıp yüksek düzeyde rant elde etmek değilse.