Tugay Bilgen'in "Kötü birisi olmak istemiyorum" başlıklı köşe yazısı
Kötülük kavramı, üzerine uzun sohbetler yapsak dahi kavram olarak tanımlamaya geldiğimizde genelde tatmin edici cevaplar veremediğimiz bir kavramdır. Oysa hayatımızı bu kavramlardan uzak durabilmek adına şekillendiririz. Hatta yaptığımız şeylerden içinde bulunduğumuz durumdan memnun olmasak dahi "yeter ki kötü ben olmayayım" uğruna bu bedelleri öderiz. Madem bu konu bu kadar mühim, sizlerden de ricam biraz olsun durup bu kavramı düşünmeniz. Kötülük nedir? Kötü nedir?
Meslek hayatımda bu kavram hakkında yanlış bir kanıya sahip olan çokça insan ile görüşme fırsatım oldu. Görünen o ki yanlış kanı, kişinin kendi adaletini, kendi hakkını gasp etmesine sebebiyet veriyordu. Bu kimseler en nihayetinde hayatın da adil olmadığını düşünmeye başlıyor, diğer insanlardan uzaklaşmaya çalışıyorlardı. Dünyadan alacaklı olarak yaşadıkları hayatları ise onlara tat vermiyordu. Görüştüğüm kişilerde, kötülük kavramına ilişkin en sık yapılan hata "kötülük ile kendi menfaatini düşünme" kavramlarının karıştırılmasıydı.
Bu yüzden insanlar kendisine iyi gelecek bir eylem ve ya adımdan hatta bir fikirden bile çekiniyorlardı. Bu fikirleri çevreleri ile paylaşmak istemiyorlardı. Çünkü onlara "menfaatçi " diyeceklerdi. Tam bu noktada size hayatın gerçeklerinden bir tanesini hatırlatmam gerekiyor. Kişinin kendi benliğine hizmet etmeyen bir eylemde bulunması mümkün değildir. Eylemlerimizden alacağımız fayda bazen doğrudan bazen ise dolaylı yöndendir. Ama mutlaka bize fayda sağlaması gerekir. Şimdi bu gerçeği kabul etmekte zorlanabiliriz. Çünkü bu gerçek bütün güzel ve iyi kabul ettiğimiz eylemlerimize savaş açıyor gibi gelebilir. Hemen telaşlanmayın. Çünkü kötülük kendi menfaatini düşünmekten ibaret değildir. Gerçek kötülük, "Kendi menfaatimiz uğruna, çevreye verilen zararı meşru görmektir." Aksi halde sadece kendimizi düşündük diye kötü olsaydık. İyi olmak kimseye nasip olmayacaktı.
Bizim için insanlık erdemi dediğimiz iyi olmak kavramı, "alırken eksiltmemek"ten gelir. Bizler kendi ihtiyaçlarımızı bu tabiattan, bu toplumdan karşılayacağız tabii ki. Bu süreci icra ederken çevreye vereceğimiz zayiat konusunda hassas olabilmek bizi iyi kılacaktır.
Gelelim tekrar kötü olmak konusuna ve kendimizi kötü oluruz zannettiğimiz durumlara. Bu şeyler kötülük değilse ne peki?
Bu soruyu cevaplamadan önce size şu soruyu takdim edeyim. Kötülük ile adalet arasında ki fark nedir?
Bizler adaleti arar kötülükten ise kaçarız. Dışarıdan bakıldığında ise ikisi de benzer eylemler gibi görünür. İnsan insanı öldürür katil olur. İnsan insanı idam eder adalet olur. İnsan insanı alı koyar suç olur, insan insanı 40 yıl hücrede yaşamaya mahkum eder adalet olur. Hatta adalet uğruna yapılan tüm kötü davranışlar meşru olur. Şimdi düşünün.
Adalet ile kötülük arasındaki fark nedir?
Kötü olmayayım derken bahsettiğiniz şey aslında sizin kendi adaletiniz olmasın.