Ayşenur Elmacı'nın "Örnek olabiliriz" başlıklı köşe yazısı
Kış ayına yavaş yavaş girmemizle, havaların soğumasıyla birlikte elinden tutmamız gereken insanları da unutmamamız gerekmektedir diyerek bu haftaki köşe yazıma başlamak istiyorum.
Sosyal devlet, kişilere sadece temel hak ve özgürlükler sağlamakla yetinmeyen, aynı zamanda vatandaşların sosyal durumlarını iyileştirmeyi, onlara insan haysiyetine yaraşır bir yaşam şekli sunmayı, onları sosyal güvenliğe kavuşturmayı kendine ödev bilen devlet anlayışıdır.
Yoksulluk her ülkede üretim güçsüzlüğü biçiminde ortaya çıkar.
Yoksul toplumlar, eğitimsiz, eğitimsiz toplumlar yoksuldur. Dünyanın neresinde olursa olsun her ülke yoksullukla savaşmak zorundadır.
Çünkü yoksulluğun önüne geçemeyen ülkeler, dünyadaki gelişmelerin dışında kalır. Dünyadaki ekonomik, siyasal ve kültürel gelişmeleri izlemeyen ülkeler de varlıklarını uzun süre koruyamaz. Bu bağlamda, yoksullukla mücadele konusunda ülkemizde pek çok kamu kurum ve kuruluşu ve sivil toplum kuruluşu farklı muhtaçlık kriterlerine göre, ayni ve nakdi yardımlar ile yoksul bireylere ve hanelere doğrudan veya dolaylı yardımlar yapmaktadır.
Yapılan bu yardımlar ile yoksul vatandaşların beslenme, barınma ve öz bakım gibi temel ihtiyaçlarının giderilmesi ve bu sayede daha refah bir yaşama sahip olmaları hedeflenmektedir.
Sosyal yardım, temel gereksinimlerini karşılayabilme durumundan yoksun olan kişilere yönelik bir sosyal güvenlik yöntemi ve sosyal hizmet alanıdır. Muhtaçlık tespitine göre yoksullara karşılıksız olarak verilen ve onları kendilerine yeterli duruma getirmek amacıyla yapılan ayni ve nakdi yardımlardır (Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü 2010: 28). Bu uygulamalar, Sosyal güvenlik sistemi içerisindeki primsiz programlar olup çoğunlukla vergilerle finanse edilmektedirler. Sosyal yardımlar, sosyal koruma programları içerisinde yeterli gelire sahip olmayan kişiler için son mercide sağlanan maddi destek olarak tanımlanmaktadır.
Buraya kadar hemfikir olduğumuzun kanaatindeyim. Yönetmelik neyse o. Ancak yönetmelik illerinizde, ilçelerinizde veyahut köylerinizde yoksul vatandaşlarımız için girişimlerden kaçın saklanın demiyor.
Karasu ilçemiz merkezinde belirli bölümlere ayrılarak ekmek, un, yağ, ekmek, pirinç, çay gibi gıdaların satışı için bir girişimde bulunularak belirli bir kısım vatandaşın elinden tutabiliriz.
Çok zor bir proje olduğunu düşünmüyorum. Belirli girişimlerle diğer ilçelere, şehirlerimize de örnek olabiliriz. Bu mini proje ile hem destek alırız hem de bir kısım vatandaşımızın elinden rahatlıkla tutabiliriz.
Sene de iki kez yardıma ihtiyacı olan insanların yanına bir koli ile gitmek yerine haftalık ihtiyaçlarını utanmadan, sakınmadan karşılayabilecekleri bir alan oluşturulabilir. Zoru başarmanın yolu zor yollardan geçmekle olur.
Oraya gelen gıdaların masrafı nerden karşılanacak diyecekseniz biliyorum. Ama şunu da unutmayalım ki kendinden başka bir işe yaramayan o derneklere yardımlar yapılırken bu projeye yardım had safhalarda olur. Hayırlı haftalar…