Eleştiriye gelemeyen bir kesim vardır ya hani hep. Topraklarına sahip çıkmazlar ama kendilerini eleştirdiğimiz zaman bizlere vatan haini gözüyle bakan o kesimden bahsediyorum işte.
Karasu sevdalısıyım derler, dışarıdan birileri gelir Karasu’muzun o topraklarına hükmeder ve o hükmedenleri eleştirmek yerine pohpohlarlar. Ama kendilerini Karasu sevdalısı olarak görürler ve kendilerini dışarıdan öyle göstermeye çalışırlar.
İş işten geçti artık. Bunun farkına varmamış olabilirler ama gerçekten herkes kimin ne olduğunu fıtratının ne olduğunu biliyor artık. Yaklaşık 10 yıldan bu yana gazetecilik mesleğinin içerisindeyim. Okulunu okumadım ama kendimi bu zaman dilimi içerisinde geliştirdiğimi düşünüyorum.
okuyan gazetecileri de gördüm. Meslekten insan nasıl soğutulur onun örneğini de fazlasıyla gördüm.
Hiçbir zaman kendi partimi gazeteme yansıtmadan hareket ettim. Şükürler olsun ki aynı çizgim ile de yayın hayatına devam ediyorum. Herhangi bir siyasi partiyi ötekileştirmeden herkese eşit şekilde gazetemizin sayfalarından yerler verdim.
Herhangi bir ilçe başkanının yapmış olduğu açıklamanın içerisinden bir cümle çıkartmadan harfi harfine açıklamalarını cesaretle ve özgüvenle yayınladım. Herhangi bir musluk geliri ile bu zamanlara gelmedim ben. Cesaretim ve özgüvenimle bu zamanlara tek başıma geldim.
Kalemimi bu zamana kadar kimsenin huzuruna döndürmedim. Kimsenin önünü kesmek gibi bir niyetim de olmadı şükürler olsun. Ama bana karşı yapılan ahlaksızlıkları da ben biliyorum. Susmak mı asla ama asla susmadan açık yüreklilikle yazacağım tüm yaşadıklarımı.
Çapsız insanların hakkımda yaptığı tüm yorumları da kendilerine armağan ediyorum. “Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendi gibi bilir” diye Hazreti Mevlâna’nın bir deyişi var ya hani aynı öyle diyorum.
Hak mı asla helal de etmiyorum.
Tarafsızlığa hayatım boyunca inanmadım. Ama “doğruya doğru, yanlışa yanlış” objektifliği de “yaşam ilkem” seçtim. İşte bu yüzden her taraf ve kesimden “dostum” var. Partisi, kökeni ne olursa olsun “insan dostlarım” var. Kabul etmediklerim ise “kibirli” benciller.
Derdi çok ülkemin... Derdi çok Karasu’mun. Boş konuşanlarla, “mış” gibi yapanların “cenneti” oldu adeta. Politikacı sokağa çıkmaz, “medyacı” sadece “yazılı metinlerden” haber eyleyip, papağan misali “tekrarı” tekrarlar, sermaye tam biat çukurunda “kârdan” başka bir şey düşünmez ne doğa bilir ne tarih... Sadece “alır satar” da sattığını da bilmez.
İşimizi yapamıyoruz. Karasu’da da kimse ben gazetecilik yapıyorum diyemez. Kimse gazetecilik yapamıyor. İstediğimiz gibi ne yazabildik bu zamana kadar? Geçin ben işimi tam anlamıyla yapıyorum ayaklarını.
Sahip çıkmadınız topraklarımıza, topraklarımızı peşkeş çekenleri korudunuz kolladınız hep. Yazdık çizdik diye bizi düşman gördünüz ama olsun. İnsanları basamak olarak gördünüz ve kullandığınız o insanlar bir gün gerçek yüzünüzü görecektir. Bu yazımı bir başlangıç olarak görün devamı daha da güçlü gelecek. Hayırlı haftalar değerli okurlarım.