Selman Yümnü'nün "Bir yaşam böyle bitmemeli" başlıklı köşe yazısı

Yıl sonu yaklaşıyor ve ülkede herkesin gözü kulağı asgari ücret komisyonun yapacağı nihai açıklamada. Kimi ne kadar maaş alacağını düşünüyor, kimi ürünlerine ne kadar zam yapacağını, kimi kirayı ne kadar yükselteceğini… Herkesi bir telaş almış gidiyor.

Hayat böyle geçiyor işte hep bir koşuşturma içinde. Tüm bu koşuşturmanın sonunda insanlar emekliliklerinde insani şartlarda yaşama hayali kuruyor. Ama ülkemizde gerçek pek de öyle olmuyor.

Yıllar boyu EYT konusunda direnen hükümet siyasi ikbali için en son pes etmek durumunda kaldı. Emeklinin yaşamında doğrudan etki eden EYT konusu yıllarca muhalefetin istismar alanı olarak kaldı ve son seçim öncesi maalesef yasalaşarak hayata geçti. O dönem zafer kazandığını sanan zavallılar bugün kazın ayağının öyle olmadığını görmüş oldu.

Evet uzatmaya gerek yok emekliler geçinemiyor.

21 Aralık günü Pendik Sahili’nde 79 yaşındaki bir kadın denize atlayarak hayatına son verdi.  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Aranızda umudunu kaybeden var mı?” dediği gün.

Umudumuzu kaybediyoruz ve artık sesimizin duyulmasını istiyoruz. Bu vergi yükünün altında ezilmekten bıktık. Bu denetimsizlikten sıkıldık. Kimilerinin köpeksiz köy bulmuşçasına değneksiz dolaşmasından iğreti olduk. 

Kafasına göre kira artışları devam ediyor, fahiş fiyat sorunu devam ediyor, adam kayırmacılık tarihi zirvelerinde, adalete güvenen kalmadı, adam kayırmacılık son bulmuyor, son 5 senede sayıları 3 kat artan memurlar işini yapmıyor. Yani elinizi nereye artarsanız elinizde kalıyor.

Umudumuzu kaybediyoruz çünkü hiçbir şey değişmiyor ve günden güne bu çürüme devam ediyor.

Asgari ücret artışında suya sabuna dokunmadan siyasi ikbal peşinde koşanların aynı cömert tavrı emekli maaşı artışlarında da görmek istiyoruz. En düşük emekli maaşı asgari ücret seviyesine çıkarılması zaruri bir ihtiyaçtır.

Daha önce 79 yaşında birinin umudunu kaybedip için intihar ettiğini duymamıştım. Bir yaşam böyle bitmemeli, bitireni bu hale getirenler utanmalı.

"Kenar-ı Dicle’de bir kurt kapsa koyunu, gelir de Adl-i İlahi sorar Ömer’den onu,"