Ayşenur Elmacı'nın "Bayat ekmek" başlıklı köşe yazısı
"Komşumuz Esma Teyze vardı. 8 aydır konuya komşuya "bayat ekmeğiniz var mı? Varsa verin kuşlar cama geliyor ıslayıp veriyorum" diyordu. Çok da zayıflamıştı. Kiracıydı. "Çok ucuza oturuyorum diye rutubetini çekiyorum" diyordu...
Eşinden dul maaşı alıyordu. 8 aydır gülen, şaka yapan Esma Teyze gitmiş, yerine suskun düşünceli Hanife Teyze gelmişti. Bir gün annem dolma yapmıştı. Bir tabak dolma uzatarak; "Hadi götür Esma Teyzene de sıcak sıcak yesin" dedi. Zilini çaldım 75 yaşındaki Esma Teyze'nin, yavaş yavaş gelerek;
"Kim o?" dedi.
Ben Zeynep, Esma Teyze dedim. "Tamam, açıyorum kızım" dedi. Annem dolma yolladı dedim. Elimden aldı, yüzüme baktı, yutkundu... "Allah razı olsun. Ben de yemek yiyecektim, Şimdi yerim" dedi. Esma Teyze annem tabağı istedi deyince, Esma Teyze kapıyı kapatmayı bıraktı mutfağa yöneldi. İçeriye baktım. Oturma odası karanlıktı. Işığı yaktım. Masanın üstünde bir bardak su ve ıslatılmış ekmekler tabağa doğranmıştı.
Hemen kapının önüne çıktım. Esma Teyze tabağı uzattı. "İki cihanda aziz olun evladım" dedi. Sağ ol dedim. Eve geldiğimde annem; "Ne o, ne oldu? Suratından düşen bin parça" dedi. Anne, Esma Teyze tabağa bayat ekmekleri doğramış, onları yiyordu dedim. "Olur, mu kızım? Baban da emekli, O da eşinden emekli maaşı baban kadar alıyor. Sen yanlış görmüşsündür, kuşlar içindir o. Biz geçiniyorsak ki 3 kişiyiz, O tek başına hayli hayli geçinir" dedi.
Ertesi akşam anneme ne pişirdiğini sordum, etli kuru fasulye olduğunu öğrendim. İçimi bir kurt kemiriyordu. Akşam yemeğine oturmadan Anne Esma Teyzeye de bir tabak götüreyim mi? Annem; "Kuru fasulye bir tanem. Götür de, güzel bir şey değil" Olsun hadi ver götüreyim dedim, Sıcak tabağı elime aldım ve yürüdüm. Esma Teyzenin sesi: "Kim o?" Ben Zeynep dedim. Kapıyı açtı gülümseyerek, yüzüme baktı. Annem kuru fasulye yolladı bilmem sever misiniz? "Nimeti ayırt etmem tabii ki severim. Allah razı olsun kızım" dedi.
Ha unutmadan annem tabağı istiyor dedim. Esma Teyze mutfak yoluna yönelir yönelmez, ben doğru içeriye girdim. Masanın üstünde bir bardak su, ıslak ekmeklerin konduğu yarısı yenmiş tabak ve annemin bir gün önce verdiği dolmadan kalan 4 tane. Soracaktım, sormalıydım. İçim içimi kemiriyordu. Esma Teyze beni kapıda göremeyince içeriye yanıma geldi.
Sanki "Sor" der gibi yüzüme bakıyordu. Dayanamayıp sordum; Bu ıslak ekmekleri sen mi yiyorsun? Hani kuşlara verecektin? Buğulu mavi gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Üzmüş müydüm acaba anlayamadım, daha 15 yaşındaydım, ama O'nu ağlatmıştım. "Evet, ben yiyorum canım kızım. Benim bir oğlum birde kızım var. Burada değiller. Başka şehirdeler. İkisi de çalışıyor. Araba alacaklarmış. Bana KREDİ ÇEKTİRDİLER. Kalan para ancak kiraya elektrik ve suya gidiyor. Üç beş kuruş ya kalıyor ya kalmıyor elimde. Ben de ekmek isteyemedim. Kol kırılır yen içinde kalır. Böyle biliriz, üç yıl böyle idare edeceğim, kimseye söyleme, Emi" dedi...
Bu sefer benim gözlerim yaşardı. Tabağı aldım, kapıdan çıkarken arkamdan "Kimseye söyleme güzel kız" diye sesleniyordu. Eve geldiğimde bağıra bağıra ağlıyordum. Annem şaşırarak; "Ne oldu kızım biri bir şey mi söyledi?" dedi. Olanı anneme anlattım, O da çok üzüldü. O gün, "Böyle vicdansız evlat olmayacağım anneciğim" dedim.
3 yıl boyunca tüm mahalle Esma Teyze'ye kimimiz sabah kahvaltılıkları götürüyor, kimimiz öğlen yemekleri kimimizse akşam yemekleri. Bir gün, Esma Teyze hastayken okul çıkışı yanına uğramıştım. Bana; " İyi kalpli meleğim sen mi geldin? Çok Şükür borç bitti" dedi. Artık rahat edersin Esma Teyzem dedim. "Evet, senin sayende sıkıntısız, EKMEK düşünmeden üç yıl bitti, Rabbim seni korusun" dedi. Mübarek Ramazan ayına da girmiş bulunuyoruz. "Esma Teyze"leri unutmayın. Arayın bulun onları, emi. Tüm halkımıza yağmur gibi bereketli ve yağmur tаnеlеri kadar tatlı Ramazanlar dilerim.