Aybüke Yıldız'ın "Adamlık meselesi" başlıklı köşe yazısı

Günler arası düşüncelerin hatta doğruların değişmesi.

Sevgi gerçek miydi?

Son bakış peki?

Özledim yine,

Leş kalbini özlediğim biri var. Yeterince güldüm ve kalbim paramparça oldu o yüzden kalbim sızlıyor. Bu yaşımın getirisi şu oldu her şey dozunda önemlidir. Evet sevmek bile yani karşındakinin çabasına bağlı olmalı fazla sevme, fazla inanma ve fazla gülümseme…

Hissetseydim sevdiğim adam ile Türk kahvesi içmezdim ama bilemedim benim kalbimi yakacağını.

-        Gittin mi?

-        Evet

-        Neden?

-        Sevmedim

Acımazlık gölge boyu ve seni anlamak şairin aptallığıydı hatta özlemesi, seni düşünmesi belki de kaleme alması.

Şair şiirlerine ihanet ediyordu. Hala sana aşık kalarak.

Her şiir tüketir kendini, saçlarımı kestiğim için oldukça pişmanım.

Şu an yazmam gereken cümle topluluğu var ve ben sinirime denk gelip unutmak istemiyorum. Seni anımsadığım zaman beynime kan sıçrıyor.

O gün fincanı elimden fırlattığım zaman hissetmişim kalbimi yakacağımı ama insan işte güzel cümlelere kanıyor evet şair olsa bile bazen kanmak istiyor.

Özgüvensiz bir adam olacağına kurbağacık olarak kal.

İntikam ya da hırs meselesi adamlığı olana düşer. Denk geldiğim insanlardan midem bulanıyor. Gözyaşlarım sana değil aptallığıma.

Sen sevilmeyi hak etmeyecek kadar aciz ve korkaksın. Aşk kalbine göre gelsin leş ve korkakça…

Zaman alır tüm öfkemi şiirlerimden ve sen asla güzel adam ile kıyaslanamazsın okursan sana imzaladığımı kitabımı anlayacaksın bir adamı nasıl sevebildiğimi ama seni asla öyle sevmediğimi.

Korkak…

Papatyalardan asla vazgeçmedim.

Aşk gelecek en güzel hali ile şiirlerime…