Aybüke Yıldız'ın "Zamanı kaçırıyorum" başlıklı köşe yazısı.
Karanlık bir geceye şarkıları saklayamazsınız elbet birileri duyar ama bu adam beni duyduğu halde kaçtı.
Sizlere çiçek veren insanları hayatınız boyunca unutmayın…
Hayatta bazen yitirmeler ile savaşırsın, hem pencere kenarına sığdıramadığım şarkılar hatta çoktan unuttuğum çocukluğum ve annemin anlattığı masallar ile dans eden kalbim evet güzel adam seni çok özledim…
Bazen boğuluyorum, şehrin yükü ağır geliyor.
İnsanlara küsmüş bir şair misaliyim ben ne sarılasım var gökyüzüne ne de gülüşüm var kalbimdekine.
Belki de papatyaları unutuyorum yada sevmemeye alıştım seni güzel adam.
Kime ne desem boş hem insan aşk için kalbine bakmıyor hep yıkmak derdindeler aşk menfaat değildir…
Siyah sanki zaman maskelenmiş gibi oldukça keskin...
Ne demek gerek ki artık bu vicdanını unutan bir dünya haline hepsi boş...
Unutma çocuklar barut kokuyor...
Artık, belki de kelimeler zamana yitik...
En çok sevdiklerimiz var birde vazgeçemediklerimiz ama her defasında canımız yakanlar.
Şimdi kime umut desem yitik ve hep boş bir kuru gürültü gibi.
Ben aşkı naif olarak yazdım. Sizler ise hoyratça yaşadınız ve yıktınız…
Şimdi ne kuş kalır ne de kelebek herkes ölü bedenlere tutsak.
Şiirlere sığının. Dualar edin ve unutmayın hayat kısa zaman oldukça keskin.
Hayatı ertelemeyin gidin sarılın sevdiklerinize ve onları özlem gibi sevin "Özelliklede beyler siz sevin özlem gibi hep hasret duyarak ve asla vazgeçmeyerek hatta kırmadan."
Şiirler bir vedadır...
Şiir benim dünyam ve şiirlere hep saygı duyun yolunuz düşer ise bir bardak çay ile gelin onlar herkese açıklar...