1837-1847 yıllarında vuku bulan veba salgını, Karasu Kazası’nın merkez karyesi olan Nefs-i Karasu’yu (K.Karasu) adeta kırmış; halkın çoğu İncirli, Kuyumculu ve Kandıra’ya göçmüştü. 1871 Vilayet Nizamnamesi ile Karasu’nun merkez nahiyesinin Kandıra ve Adapazarı’na daha yakın olan İncirli olmasına karar verilmişti.
İncirli, merkez olduktan sonra Kandıra ve Adapazarı’ndan buraya telgraf hattı çekildi. Ancak telgraf telleri sık sık eşkıyaların saldırısına maruz kalıyor, haberleşme kesiliyordu. Sakarya ağzına yanaşan İtalyan, Fransız ve İngiliz gemilerinden sağlıklı bilgi alınamıyordu. Yetkililer, Karasu Müdürünün güvenliği sağlamakta aciz kaldığını ifade ediyorlardı. Kocaali halkı ise, Kocaali’nin nüfusunun İncirli’den daha fazla olduğunu, burada her hafta pazar kurulduğunu, Hendek ve Düzce ile ticari girişimlerin giderek arttığını ileri sürerek nahiye merkezinin Kocaali olması gerektiğini dilekçe yazarak Kandıra’ya bildirdiler. Akabinde Kandıra Kaymakamlığından çekilen 1 Haziran 1884 tarihli tahriratta nahiye merkezinin Kocaali’ye taşınmasına onay verildi.
Bunun üzerine İncirli Muhtarı İsmail, Sinanoğlu Muhtarı Karabekar Şahin, Karasu Muhtarı (K.Karasu) Sinanoğlu Arif, Kuyumculu Muhtarı Mustafa, Akkum Muhtarı İbrahim, Hamidiye (Aziziye) Ahmet, Darıçayırı Muhtarı Hasan, Kurudere Muhtarı Yorki ittifak ederek itirazda bulundular. Kocaali’nin merkeze uzak, kenar mahalde bulunduğunu, Adapazarı’na yaya 14, at sürümü 7 saat mesafede, Karasu’ya ise yaya 5, at sürümü 1 buçuk saat uzaklıkta bulunduğunu, devlet daireleri dahi bulunmadığını, telgraf hattı çekilmemiş olduğunu, merkezden oraya bir günde gidip gelmenin mümkün olmadığını, Kocaboğaz mevkiinden her iki tarafı kum tepelerden oluşan 20’şer metrelik yükseltiler bulunduğunu, yol üzerinde ulaşımı engelleyen en az 3 tane dere ve ırmak bulunduğunu ifade ettiler.
Devamında ise; Kuyumculu ve Karasu karyesini güney yamacından çıkarılan madenlerin Tahta İskelesi mahallinden gemilere yüklendiği; ayrıca, madende kullanılmak üzere lazım olan barutun Tophane-i Amire’den gemilerle Sakarya ağzına getirildiği ve buradan öküz arabalarıyla madene gönderildiğini, üstelik Sakarya Nehrinin aynı zamanda liman, iskele ve tersane vazifesi gördüğünü, bütün bu sebeplerden dolayı nahiye merkezinin yeniden İncirli olması gerektiğini bildirdiler.
İncirli ve Karasu muhtarının bütün çabalarına rağmen Kocaali nahiye merkezi kabul edilmiş, ilerleyen dönemlerde merkez yeniden İncirli’ye alınmıştır.