Oğuzhan Kır'ın "Karasu ayanı silahşor Hacı Abdi Bey" başlıklı köşe yazısı
Osmanlı Devleti’nde divan, nahiye ve şehirlerde devletle halk arasındaki ilişkileri düzenleyen kişilere ayan denir. Soylu ailelerden gelen Ayanlar, bulunduğu bölgenin en zengin ve itibarlı kişileridir. Taşranın kodamanları olan bu itibarlı kişiler, toplumda sivrilmiş, sözü geçen, saygı gören ağalardır. 16. yüzyılın ikinci yarısına kadar Ayanların nüfuzu, yaşadığı yerleşim biriminin sınırları dışına taşmazdı.
Fakat 16. yüzyılın sonlarından itibaren devletin ekonomisinin hızla bozulması sonucu ortaya çıkan celali isyanları; sipahi, yeniçeri, levend ve suhte taifesinin eşkıyalık yaparak köylüye zulmetmesi, Anadolu ve Rumeli’de düzen ve asayişin bozulmasını beraberinde getirdi. Hükümet nakit para ihtiyacını karşılayabilmek için toprakları Ayanlara 10 yıllık, 20 yıllık kiralamaya ve hatta satmaya başladı. Bu durum nakit ihtiyacını kısa süreliğine giderse de gelecekte çok daha büyük sorunlara yol açtı.
18. yüzyıla gelindiğinde büyük arazilere sahip olan Ayanlar, öylesine güçlendiler ki kendi ordularını bile kurdular. Vergiyi artık köylüden ayanlar topluyordu. Yüksek vergiler yüzünden halk toprağını terk ediyor, ekilmeyen araziler ekonomiye büyük zarar veriyordu. Devlet, savaş zamanı ordularıyla birlikte ayanları savaşa çağırıyordu.
18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bütün Osmanlı coğrafyasında olduğu gibi Kocaeli Sancağı’na bağlı Ada-Bazarı’nda Kara Osman Ağa, Geyve’de Silahşor Ebubekir Ağa, Akhisar-ı Geyve’de (Pamukova) Balaban Mehmet Ağa, Söğütlü’de Tüfenkçibaşı Köseoğlu Mehmet ve Karasu’da Silahşor Hacı Abdi Bey hüküm sürüyordu. Bunların en güçlüsü Ada-Bazarı Ayanı Kara Osman Ağa idi.
Karasu’nun bilinen ilk âyanı Hacı Hasanoğlu İsmail Ağa’dır. İsmail Ağa’dan sonra kardeşi Hacı Hasanoğlu Abdi Bey Karasu Ayanlığı yaptı. 1795 tarihinde Karasu Merkez Camii bitişiğinde bulunan ve kendi adını taşıyan Hacı Abdullah Bey Mescidi’ni yaptırdı. Caminin giriş kapısının üst tarafında bulunan mermer kitabede mescidin banisi Hacı Abdullah Bey yazılıdır. Fakat biz onu Abdullah’ın kısaltması olan Abdi şeklinde biliyoruz.
1801 tarihinde vefat eden Hacı Hasan oğlu Abdi Bey’den sonra ağabeyi İsmail Ağa’nın oğlu Silahşor Abdi Bey geçti. Karasu’nun en meşhur ayanı Silahşor Abdi Bey, Sultan III. Selim’in yakın koruma ekibinde yer alan, çok iyi ve hızlı silah kullanan yetenekli bir yeniçeriydi. Sultan II. Mahmut zamanında da ordunun önemli kademelerinde görev yaptı. Savaşlara katıldı, başarılar kazandı. 1811 yılında 4 adet Moskof (Rus) gemisinin Sakarya Nehri Ağzına gelerek kereste yüklü Türk gemilerini top atışına tutması sonucu Sultan II. Mahmut’a mektup yazarak durumdan haberdar etti. 1813 yılında vefat etti ve naaşı bugünkü Karasu Merkez Camii’nin bulunduğu mekana defnedildi. Zira orası o dönem Hacı Abdullah Bey Mescidi’nin bahçesiydi.
Hacı Hasanoğlu İsmailoğlu Abdi Bey’den sonra yerine oğlu Mustafa Bey Ayan oldu. 1816 yılında 40-50 silahlı adamıyla birlikte Darıçayırı’nı bastı. Köylülerle odun ve kerestelerin zamanında hazır edilmediği ve fiyatı konusunda anlaşmazlık yaşadı. Yaşanan tartışmada silahlar ateşlendi birkaç kişi öldürüldü. Mustafa Bey ise 1818 yılında Karasu’da cami çıkışında suikast sonucu öldürüldü ve Karasu’da ayanlık devri kapanmış oldu. Her ne kadar ayanlık devri kapansa da Hacı Abdi Bey’in oğlu Halit Bey 1839 Tanzimat Fermanı’na kadar Karasu’da tıpkı bir ayan gibi davranmaya ve itibar görmeye devam etti.