Hasan Kar'ın "Çağımızın hastalığı" başlıklı köşe yazısı

Geçen hafta dahil olmak üzere ara ara trafikte yaşanan ve yaşanmakta olan birçok olayı çarşıda, pazarda dost meclisinde konuşurken buradan da yazma fırsatım olmuştur. Hatta geçen hafta yine trafikte magandalar ile ilgili yazı yazmıştım. Özellikle bu yıl motosiklet çoğaldı. Çarşıda, mahalle aralarında hiç fark etmeksizin kafa kaldırıp, trafiği ve yayaları tehlikeye sokan mı ararsın egzoz patlatan mı ararsın? Daha neler neler… İnsanın kafası atıyor ama bir şeyde yapamıyorsun. Zırt öteye gidiyor zırt beriye gidiyor. Anne, babalarını geçtim zaten anladığım kadarıyla olanlarda memnun. Başta anne-baba olmak üzere çocuklarımız ile konuşmalıyız. İyi ve kötüyü anlatmalıyız. Bakalım yapılan iş, bir başkasına herhangi bir zarar veriyorsa bunun önüne geçmeliyiz.

Kıymetli okurla; sonbahar geldi, okullarımız açıldı. Yeni eğitim-öğretim yılının öğrenci ve öğretmenlere; kazasız, belasız, başarı ve kolaylıkla geçmesini diliyorum. Çağımızın hastalığı haline gelmiş sosyal medya bağımlılığı için ilk önce biz kendimiz önlem alıp sonra bu önlemi sırasıyla çevreye sirayet etmesini sağlamak gerekir. Eğer bizler bu anlamda tatmin edici davranmazsak söylediğimizin hiçbir anlamı olmaz. Yerli ve yabancı bilim insanları; telefon, tablet ve bilgisayarda geçirilen gereksiz, boş zamanın ileride telafisi olmayacağını, sorunlar ve sıkıntılar açacağını dile getiriyor. Bugünden tez bir önlem almamız lazım. Bir plan dahilinde hayatımızı ve geleceğimizi güven altına almamız lazım. Umarım bu konuda başarılı oluruz. Kendinize iyi bakın hoşça kalın…