Muhsin Turhan'ın "Yalan olduk" başlıklı köşe yazısı
Edip Akbayram’ın güzel bir şarkısıdır, “yalan oldu, yalan oldu.” Maalesef yalanla yatıp yalanla uyanan bir toplum olduk! Nerdeyse yalan konuşmayan insan yok gibi.
Tam bir münafık toplum olduk. Ne siyasetçiye ne esnafa nede din adamlarına olan güven kalmamış!
Halkımızla yaptığımız istişareler neticesinde “En çok yalanı kimler konuşur” diye sorduk!
Birinci sırada politikacılar geliyor. Halkımız politikacılara hiç inanmıyor.
“Neden” diye sorduğumuzda aldığımız tepki!
İyi rol yaparlar yükselmek bir yere gelmek için her yola girerler. Paranın gücüyle medyayı, medyanın gücüyle halkı kandırırlar.
Hedeflerine ulaştıklarında sözlerini unuturlar yola çıktıklarını yolda bırakırlar.
Daha fazla mevki ve para için yollarını değiştirirler.
Saf değiştirdiklerinde birbirlerinin açıklarını, ayıplarını ortaya dökerler.
İkinci sırada ticaret yapanlar geliyor. Bunlar da para için her şeyi yaparlar! Bozuk mal satarlar, çakma mal satarlar, at eti, eşek eti, domuz eti hatta ölü hayvan eti bile satarlar. Hileli bal, tereyağı, zeytin yağı satarlar. Mallarını satmak için bol yemin ederler.
Üçüncü sırada din adamları, cemaat adamları geliyor! Bunlar da dini ticarete dökerler, yanmayan terlik, kefen satarlar!
Lüks arabalara biner, lüks evlerde yaşarlar, tatil köyleri yaparlar deveyi hamuduyla yerken halka bulgur pilavı yedirirler. Din satarak zengin olurlar. Halkın büyük bir kesiminin tespiti böyle.
Maalesef durum bundan ibaret. Allah sonumuzu hayırlı eylesin. Gidişat kötü.
Bir toplum durumunu değiştirmedikçe Allah o toplumun durumunu değiştirmez. Aklımızı başımıza alıp durumumuzu değiştirmezsek hem dünyamızı hem de ahiretimizi kaybederiz.