Ali Keskinsoy'un "Vaktin kıymetini bilmek!" başlıklı köşe yazısı
Bizim en büyük sermayemiz vaktimiz. Hani Hasan Basri Hazretleri diyor ya, “Ey Ademoğlu sen günlerden ibaretsin, ne zaman bir gün gitse bir parçan eksilmiş olur ve böylece eriyip gidersiniz yok olursunuz.” Şimdi bizim en önemli şeyimiz vaktimiz de meşgul olduğumuz zaman vaktimiz gidiyor.
Diyorsun ki mesela ya, ‘Bugün kaç sayfa Kur'an-ı Kerim okudun’, ‘Hocam vaktim yok ki’ diyor adam, veya ‘Ne kadar zikir yaptın’ ‘vaktim yok ki’ diyor, ‘Kaç sayfa kitap okudun’ ‘vaktim yok ki’, ‘şunu şunu yap’ ‘vaktim yok ki’, o zaman vaktim yok ki diyorsan o zaman vakitlerini bir gözden geçirmen lazım.
Bugün maalesef bizim vaktimizin en büyük sıkıntısı, sosyal medya, televizyon vesaire… Elimize bir alıyoruz, şuna bir bakayım, ona bir bakayım birde sosyal medyaya girerseniz işin içinden çıkamıyorsunuz, sonu var mı? Yok! İnternette sınırsızsa, tamam… Ama ömür sınırlı, vakit sınırlı ne olacak. Ona bakayım, buna bakayım, o onu paylaşmış, onu ona göndereyim… Birde bu paylaştığımız şeylere dikkat edelim ha. Bazen öyle saçma sapan şeyler paylaşıyorlar ki insanlar, ya bu fayda sağlayacak mı, hele bir günah bir şeyse adamında günah işlemesine sebebiyet veriyorsun, gördün mü şunu? Acayip komikti, şu şöyleydi ona gönder, buna gönder. Hiç alakası olmayan şeyler, yorumlar yaz, milletle tartış ya işin mi yok senin? Otur 2 sayfa Kur'an-ı Kerim oku. Kendimize mutlaka bir düzen yapmalıyız, tamamen kenara atalım, köşeye bırakalım demiyoruz, ama vaktimiz belli olsun, bizim Kur'an okumaya nasıl vaktimiz olmaz ya. Geçen bir tanesi sosyal medyadan ciddi ciddi şöyle bir soru soruyor bana, ‘hocam diyor benim hiç vaktim yok da’ diyor ‘televizyon izlerken tespih çekebilir miyim?’ diyor.
Hiç vakti yokmuş ama televizyon izliyor, zikir yapmaya vakit yok, ama televizyon izliyor, demek ki televizyonu ihtiyaç olarak görüyor, bu televizyonlar var ya bu televizyonlar, açıyor akşama kadar. Haberler bile bizi hep ilgilendiren haberler değil ki, moralimizi bozacak haberler. Haber mi arıyorsun çok meraklısın? Aç Kur'an'ı ne haberler var ya, eski ümmetlerle alakalı ne acayip şeyler var. Kıyamette başımıza neler gelecek, nasıl yaşamamız gerekiyor muazzam haberler var.
Fuzuli haberler, o onu vurmuş, o onu aldatmış, o ona şöyle demiş, o ona yan bakmış, ne oldu yıllardır haber izliyoruz neyimiz var yani. Dünyadan kopuk yaşayalım demiyorum ama tamamen ölçüyü kaçırmış durumdayız. Bunlar bize o kadar şeyler kaybettiriyor ki, ahirete gidince ah diyeceğiz ah ah ah ama o ahın hiçbir işe yaramayacağını unutmayalım.
Evet bizim vakit sıkıntımız var, ama vaktimizi maalesef hep fuzuli şeylere harcıyoruz, eğer vaktimizi değerlendirmek istiyorsak, güzel program yapacağız kendimize. Ben akşam namazını kılınca, yemeğimi zaten yemiş oluyorum. Şimdi herkes yemeğini akşamdan önce yiyor, ya git camiye namazını kıl, aç Kur'an'ını oku, zikrini yap, yatsıya kadar meşgul ol, al fırsat sana işte. Hocam çok yorgunum, gel yaslan, yaslanarak yap bunu, illa televizyon karşısında mı olacak. Şimdi sabahleyin işe giderken tam saatinde kalkılıyor, insanlar şunun endişesini taşıyorlar “Yatmam lazım çünkü işe kalkmam lazım” değil mi? Endişe var, ama yatmam lazım sabah namazı var endişesi yok insanlarda. Bakıyoruz herkes balkonuna oturmuş, çay muhabbet yatsı okunmuş, yatsı geçmiş sabah namazı varmış kimsenin derdinde değil ya.
Nereye gidiyoruz biz böyle muhteremler. Allah buyuyor; Nereye gidiyorsunuz, ya nereye gidiyoruz böyle. Allah hepimize hidayet versin. “Programlı olmayı başaramazsak, başarısız olmayı programlanmış oluruz” diye güzel bir söz var, inşallah vaktimizi düzenleyelim, sabah namazı bizim vaktimiz olsun, teheccüd diyeceğim ama teheccüde kalkayım derken sabah namazını kaçırırsınız, vebali de bana gelir diye korkuyorum. Şimdi çünkü arada da bayağı vakit var, sabah namazı bizim vakit başlangıcımız olsun, mutlaka camiye gidelim, şöyle biraz zikir yapalım. Şimdi sabah namazında da Fatiha diyoruz, kaçan kaçana, ya otur bir güneş doğana kadar 5 dakika bir zikirle meşgul ol mübarek. Yok kaçan kaçana. Ondan sonra gidip yatıyoruz, tamam dinlenelim. Akşam geliyoruz işte kahve, keyif şu dizi, şu program, şudur budur yani. Allah hepimize hidayet versin.
Hepimizin kusurları var, ben bunları konuşuyorum diye ben dört dörtlüğüm, ben hiç meşgul olmuyorum demiyorum, ama en azından dikkat etmeye çalışıyoruz. Ben bunun çaresini şöyle buldum; kendime işe yarayacak işler üretiyorum. O sayede fuzuli işlere vakit kalmıyor, boş olmak çok kötü bir şeydir, boş adamdan daha tehlikeli bir adam yoktur. Kendinize güzel programlar yapın onu da uygulayın, zaten vaktiniz olmaz Allah'ın izniyle, fuzuli olan şeylere vaktimiz olmaz. Allah’u Teala vaktimizi rızasına uygun bir şekilde düzenleyerek hareket etmeyi hepimize nasip eylesin…