Ali Keskinsoy'un "Ramazan çok hızlı geçti" başlıklı köşe yazısı
Değerli kardeşlerim; bir Ramazan-ı Şerif'i daha geride bıraktık.
Ramazan Şerif’ten biz memnunduk, elhamdülillah feyizli günlerdi güzel günlerdi ama, çok hızlı geçti hiçbir şey anlayamadık, çoğu kimse de bu ifadeyi kullanıyor.
Aslında bu hakikati yani zamanın çok hızlı geçeceğini Resulullah (s.a.v) 1400 sene önce bizlere haber vermiş.
Buyurmuşlar ki;
Kıyamete yakın zaman çok yakın olacak, zaman çok hızlı geçecek.
Hatta sene ay gibi, ay hafta gibi, hafta gün gibi, gün saat gibi, saat de ateşin tutuşması gibi olacak. Yani çok kısalacak.
Tabii buradaki saatten maksat bizim bildiğimiz 60 dakikalık bir zaman değildir, Araplar da saat ifadesini kullanıyorlardı an olarak,
Mesela; kuşluk vakti, öğle vakti, sabah vakti gibi, bu anlamındadır yoksa, “1400 sene önce saat mi vardı?” falan diyen belki çıkabilir bunu da izah etmiş olalım.
Yani Resulullah (s.a.v) zamanın kıyamete yakın çok hızlı geçeceğini bizlere haber vermiş.
Gerçekten de öyle oluyor, peki bunun sebebi ne hiç düşündük mü? Eskiden insanlar bütün işlerini kendi elleriyle hallediyorlardı.
Mesela bir ev hanımını düşünün, ahırda hayvanları var bunları hallediyor, onların sütünü, peynirini yapıyor çamaşırını elinde yıkıyor çocukların bezlerini kendisi yıkıyor, tarlaya gidip çalışıyor, bir sürü iş yapıyordu, ama biz şimdi günümüz geçiyor hiçbir şey anlamıyoruz.
Bunun asıl sebebi; maalesef ki teknolojik aletlerdir değerli kardeşlerim, bir dizinin başında 3 saatini geçirenler, sosyal medyaya girip bir o video, bir bu video peşi peşine akan şeylerde saatlerini geçirenler, oyunlar başında ömrünü tüketenler, böylece zamanın nasıl geçtiğini fark edemiyorlar.
Zaman geçiyor elde ne var? Hiçbir şey yok.
Halbuki zaman bizim en değerli şeyimizdir değerli kardeşlerim.
Derler ya; “At olur meydan olmaz, meydan olur at olmaz”
Şu an sağlığımız yerindeyse, vaktimiz de varsa, hemen kıymetini bilmeliyiz değerli kardeşlerim.
Allahutaala İbrahim süresi 44.ayette şöyle buyuruyor;
“Ahirete giden kişiler Allah'tan bir şey isteyecekler, Allah'ım ne olur beni az bir zaman dünyaya tekrar gönder.”
Rabbimiz cevap verecek, “Ne yapacaksın kulum?”
Peygamberlere uyacağım, senin davetine uyacağım YaRabbi.
Allah onlara buyuracak ki;
Vaazlanacak kişilerin vaazlanacağı, ibret alacağı koca ahireti kazanacağı bir ömrü vermedim mi kulum. Sen gelmiş şimdi benden bir an istiyorsun, çok az bir zaman istiyorsun.
İnsan bu hakikatleri Kuran’da öğrenseydi tedbirini alırdı ama maalesef çoğu insan bunları ilk defa ahirette duyacak. Allahutaala bizlere duyurdu, “Rabbim bize sunmuş olduğu O kıymetli vakitleri sevdiği ve razı olduğu şekilde kullanmayı hepimize nasip eylesin.”
Resulullah (s.a.v) boşuna bizleri uyarmamış;
İki nimet vardır ki insanlar bu iki nimet hususunda aldanmıştır.
Birincisi sağlık; ikincisi boş vakittir.
Sağlığımız yerindeyken bir şeyler yapalım, sağlığımız kaybederiz namaz kılmak isteriz, Allah yolunda koşmak isteriz ama gücümüz yetmez, vaktimiz varken değerlendirelim, ilim yolunda insanlara faydalı işler yapma yolunda öyle zaman gelir ki nefes almaya vakit bulamayız.
Allahutaala vermiş olduğu bütün nimetlerin kadru kıymetini bilmeyi hepimize nasip eylesin…