Sultan Güner'in "Nasıl ama nasıl!" başlıklı köşe yazısı
Kimseyi kırmadan dökmeden nasıl anlatılır ki? Yaşadığımız dönem!
Yazarken en hafif kelimeleri seçmeye çalışıyorum çok zor tabii ki… Sadece kendi partisine oy verenlere “her şeyi” serbest bırakan, sadece oy verenleri iş sahibi yaptığını bağıranların olduğu bir yönetim şeklinin adı ne ola ki?
Nerdeyse her gün, her hafta yeni bir yıkıma, skandala uyanıyoruz. Erzincan İliç’te toprağa zehir saçan altın arayan yerli-yabancı ortaklığı olan #Anagold isimli firmanın siyanürle yer altı ve yerüstü tüm doğayı kirletmesi ve etkisi yıllar boyu sürecek bir doğa felaketi ile baş başa kaldık. Fırat Nehri’nin yanı başına kurulan bu zehir deposu elbette ki türlü yasalarla orada tutuluyordu. Bu izinleri verenler bu doğa felaketine ortaklar. Doğa savunucuları, mühendis odaları yetkilileri hukuki olarak engellemeye çalışsa da yönetim erki, ısrarla bu kirlenmeye engel olmadı. (Hatta bu firmanın 7.200.000 dolar vergi borcunun silindiği sosyal medyada dönüp duruyor! Umarım bu doğru değildir! Çünkü bu silinen vergilerin karşılığı bizlerin cebine yansıyor! Her şey pahalılaşırken gelirimiz-maaşımızın düşüyor olması nasıl açıklanır ki başka!)
Normalde ülkeler yeraltı ve yerüstü kaynaklarını değerlendirip halkın refahını arttırır biz bu kadar zengin topraklarda neden sürekli fakirleşiyoruz?
İliç’te yaşayıp bu faciayı duyurarak engellemeye çalışan Sedat Cezayirlioğlu gözaltına alınıp, günde iki defa imza verip facia bölgesine yaklaştırılmama ceza aldı! Tehlikeyi bağırdığı için cezalandırıldı! İnanılır gibi değil!
Doğa faciasına sebep olanlara dokunulmasın ve vergi borçları silinsin! Faciaya engel olmaya çalışanlar türlü cezalar alıp kahrından mahvolsun… Geldiğimiz nokta şimdilik böyle… Yazık çok yazık!
Bu ülkenin (hatta dünyanın) toprakları, suyu, havası kirlendiğinde tüm partilerin yandaşları, tüm vatandaşları zehirlenecek! Bir parti mensubu kişiler çok para kazanacakları ihaleleri alabilir veya işleri bulabilirler bir yere kadar göz yumulabilir (!) ama aynı su, hava ve topraktan yedikleri, içtikleri ile kendi çocuklarını da zehirlendikten sonra ne kıymeti olur o kazancın? Ve çalışan dokuz emekçisi hala toprak altında olduğu açıklanan işletmenin işine devam etmesine izin verenlere söyleyecek söz bulamıyorum! Günlerdir cenazelerine bile ulaşılamadı! Yaşadığımız tehlike gerçekten çok büyük! Ama günü kurtarma peşinde açıklamalar devam ediyor…
Doğa faciaları tüm dünya insanlarının, geleceğinin ortak sonu olacağından #YeterArtık bu bencilce dönemsel kazançlardan vazgeçip özünüze dönün lütfen! Demeye epeyce geciktik…
Alttaki 2008 yılından beri kronolojik not; Erzincan İliç’teki bahsini yaptığım Çöpler Kompleks Altın madeni işletmesinin resmi karar tarihlerini içeriyor.
Faciasız haftalar…