Hasan Kar'ın "Bu kış toplanalım" başlıklı köşe yazısı

Nasıl iş bu? Her yanına çiçek yağmış erik ağacının ışık içinde yüzüyor. Neresinden baksan gözlerin kamaşır. Oysa ben akşam olmuşum yapraklarım dökülüyor. Usul usul adım sonbahar diyor. “Atilla İlhan”

Mevsimlerden sonbaharın tam da ortasındayız. Ekinlerin, mahsullerin toplandığı, pekmezin, salçanın hazırlandığı mevsimdeyiz. Kışa hazırlık eskidenmiş ve eskiler açlığı, yoksulluğu bildiği, yaşadığı ve gördüğü için bahçelerde elma, ayva, kurutur erik ve üzümden şiralar yapar, evin muhtelif yerlerinde meyve kuruları olurdu. Muhakkak boy boy kara ve beyaz kabaklar olurdu. Kara kabaktan sütlü kabak, beyazdan tatlı ve börekler yapılırdı. Her şey çok güzel ve değerliydi. Şimdi bu anlattıklarımı yaşayan ve yaşatan muhakkak ki var ama her geçen sene sayıları azalmakta. Belki önümüzdeki neslin anlatacak bu tarz hikayesi olmayacak. Yine bu anlattıklarımı bazı aktar ve organik ürün satan yerlerde rastlayabilirsiniz aslında. Tarımsal faaliyetler bereketli ve değerli bir iştir, alandır. Üretim yapan insan sistematik çalıştığı süre zarfında hayatı bir meşgale ile geçtiğinden dünyanın gereksiz ve fuzuli işlerinden uzak kalır. Doğal olarak buda onun yani kişinin bedensel kazancı olur. Ama ruhunda belli başlı bir ihtiyaçları var tabi ki; oda sohbet.

Kıymetli okurlar; her gün yeni bir şey öğrenebiliyoruz. Yaşımızın hiçbir önemi yok bu konuda alınganlık yapmanın da bir gereği yok. Gelin bu kış mevsiminde kış sohbetleri adı altında edebiyat ve kültür sohbetleri düzenleyelim. Tüm kesimden herkese açık bir şekilde. İçimizde arkadaşımız olarak tarihçi var edebiyat mezunu var coğrafya var. Aslında varda var sadece bir araya gelmek kalıyor. Bu kış toplanalım ne dersiniz?