Her insanın hayatta bir değeri vardır. Ve bu değer sabittir. Bir insan hor görüldüğünde de yüceltildiğinde de değeri değişmez. Hor görmek bir nevi savunma mekanizmasıdır. Genellikle kişinin benliğine saldırı olarak kabul ettiği bir durumla karşılaştığı zaman karşıdaki insanı küçümseyerek kendini korumaya almaya çalışması olarak değerlendirilebilir. Buraya kadar hemfikir olduğumuzu kabul edersek, bu durumu neden yaptığınızın da farkınıza varmanızı isteyerek yazıma başlamak istiyorum.
Şahsımı kimse hor göremez, aşağılayamaz. Göz ucuyla bakıp geçtiğiniz veya bakmaya değer bulmadığınız nice kimseler vardır. Yarış içine girmenize de gerek yok. Çünkü ben kimseyle yarış yapmıyorum. Herkes kendi ile yapsın o yarışı ki, olgunlaşın, büyüsün ve kendinizi çelme çakmaya değil de işinizi iyi yapmaya verin.
Susup sessiz sakin olaylara dışardan bakıp, yorum yapmayıp doğru zamanı beklemişimdir hep. Bence bu ay vereceğim en doğru kararlar ile herkes yerini bilecek. İnsan güvendiklerinden yüzsüzlük görünce ve üstte çıkma görünce aslında bir halt olmadıklarını da bir nebze de olsa göstermiş oldu.
İyi mi oldu derseniz, bence çok iyi oldu.
Yaşar Kemal’in dediği gibi “Bir insanı, bir halkı küçümsemek, onları insandan saymamak insanı öldürmekten beterdir”
O dillerinizde sürekli küçümsemeyi, küçük görmeyi ve aşağılayıcı kelime ve cümlelerinizle bir yere varmadığınızı bu zamana kadar ve yaşınıza kadar aynaya bakınca anlamış olmanız gerekmektedir. Anlayamamışsanız ise beyin gelişiminizde bir sorunun olduğunu farkına varmanız gerekmektedir.
Nokta atışı yapmıyorum. Kim böyle ise rahatlıkla üzerine alabilir, beni arayabilir.
Sizin için ne kolaydır, insanları yaşadıkları sosyal standartlara göre ayırmak, kategorize etmek ve etiketlemek. Sanki içgüdüsel bir sanat gibidir, kendinizce belirlediğiniz çizgilerin dışında kalanları bir çırpıda ayırmak. Bu ayrımı yapanların korudukları yerler mi var? Tuttukları ve yanlış olduğu halde destekledikleri yerler mi var? Ne yapalım yani, suskunluğumu bana bozduran herkese buradan diyorum ki; “Artık karakterinizi yerine oturttun” oturtamıyorsanız ise deneyin. İnsan vazgeçmemeli ve sürekli yılmadan denemeli. Deneyin vallahi kazanan siz olursunuz.
Ben bir bayan olduğum halde düşüncelerimle ve fikirlerimle sizlerden daha dik duruyor ve daha dik yürüyorum. Bu şekilde kayıp mı edeceğim? En azından duruşumla ve kendimi bilişimle kayıp ederim. Bu ne beni üzer ne de ailemi. Şükürler olsun ki bu zamana kadar kimsenin yönlendirişleri ile hareket etmedim. Bunu böyle yap diyenlerin sözüne aldırış etmeden kendi doğrularımla hareket ettim. Kaybedersem de onurumla ve şerefimle kaybederim.
Bildiklerini anlat, ama akıl vermeye kalkma;
Anlatılanları iyi dinle, ama hepsini… doğru sanma;
Sessiz kalmak bir şey bilmediğin anlamına gelmez;
Çok konuşmakta çok şey bildiğini göstermez;
Herkesi kendine eşit gör, her kim olursa olsun bir insanı küçümsemek akılsızlıktır,
Çok büyük görmekte korkaklıktır.
Cesaret akıldan gelirse cesarettir,
Bilgisizlikten gelirse cehalettir..!!
Gelelim taptığınız ve kaybetmeye tahammül etmediğiniz paraya;
Paraya tapan kişilerin çoğu için önemli bir değerleme kriteridir para. En tehlikelisi de ben paraya değer veren biri değilim cümlesini kurmaktır. Paraya değer vermediklerini söylemelerine rağmen para araç olma noktasından amaç olma noktasına doğru çoktan yerini almıştır bu insanlar için. Gerçekte paraya değer vermeyen kişiler, paraya önem vermediklerinin açıklamasını yapmak zorunda kalmazlar. Eğer tanıdığınız kişiler size kazandığı paradan söz ediyor, ne kadar para kazandığınızı soruyor, hayatında para için yaptığı şeyleri sıralayabiliyor ve sıkça herhangi bir şey için " kaç para?" diye sorup yorum yapıyorsa hızla uzaklaşınız.
Böcek olmayı kabul edenler, ayaklar altında kalmaktan ve ezilmekten yakınmamalıdırlar.
Immanuel Kant