Ayşenur Elmacı'nın "Neyin derdindeyiz?" başlıklı köşe yazısı

Hayat ne garip bugünlerde; Mallarımız arttı, keyfimiz azaldı.  Daha büyük evlerde kalıyoruz ama daha küçük ailelerde yaşıyoruz. Konforumuz arttı ama zamanımız daraldı. Diplomamız bol ama sağduyumuz az.

Uzmanlıklar arttı ama sorunlar çoğaldı. İlaçlar çoğaldı, hastalıklar arttı. Sorumsuzca para harcıyoruz ama az gülüyoruz. Trafikte çok hızlıyız ama çabuk parlıyoruz. Akşam geç yatıyor, sabah yorgun kalkıyoruz. Az kitap okuyor, çok televizyon seyrediyoruz.

Varlığımızı arttırdık ama değerlerimizi yitirdik. Çok konuşuyor ama az gönül veriyoruz ve bol yalan söylüyoruz. Para kazanmayı öğrendik ama yuva kurmayı beceremedik.

Hayata yıllar ekledik, yıllara hayat katamadık. Ay’ a kadar gidip dönmeyi biliyoruz ama komşumuza geçmek için karşıya geçmiyoruz. Uzaya ulaştık ama ruhun derinliklerine inemiyoruz.

Havayı temizledik ama ruhları kirlettik. Atomu parçaladık, önyargılarımızı yıkamadık. Çok yazıyor ama az gelişiyoruz. Daha çok plan yapıyoruz ama daha az sonuç alıyoruz.

Acele etmeyi öğrendik ama sabırlı olmayı asla.  Gelirimiz arttı, karakterimiz zayıfladı. Tanıdıklar çoğaldı, dostlar eksildi. Çabalar arttı ama mutluluklar azaldı.

Bilgisayar ağları kuruyoruz, bilgi otoyolları inşa ediyoruz ama kendi aramızdaki iletişimde zorlanıyoruz. Dünya barışı der, silahlanırız. Daha mutlu olmak için somurtarak çalışırız.

Yani bugünlerde; Eve çift maaşın girdiği ama çiftlerin boşandığı, Güzel evlerin yuva olamadığı Kısa seyahatlerin, Kâğıt mendil gibi ilişkilerin; Vitrinlerin dolu ama gönüllerin boş olduğu; Günlerde yaşıyoruz.

Hiçbirimiz KÖTÜ değiliz. Hiçbirimiz MASUM' da değiliz. Her birimiz ne isek, oyuz. KUSURSUZ' da değiliz, HATA'lı KOD' da değiliz. Hangimiz DOĞRU, hangimiz YANLIŞ, hangimiz GÜNAHKÂR, hangimiz HANIM ya da BEY-EFENDİ'yiz? Sen mi KARAR vereceksin? Ben mi bileceğim? Sen NE isen, ben de O' yum. Koskocaman PROFESÖR, karısının yüzünü dayaktan TANINMAZ hale getiriyor. Tinerci adam, enkazdan çocuk KURTARIYOR. Din adamı, ZİMMETİNE para geçirirken, hayat kadını BÖBREĞİNİ bağışlıyor. Neye göre iyi, neye göre kötü. Hepimiz önce insanız. KUSURSUZ değilim. Olamam da. Her birimizin eksikleri, artıları, güzellikleri, çirkinlikleri, iyiliği, kötülüğü var. Bazılarımızın derisi SİYAH, bazılarımızın BEYAZ, bazılarımız CAMİ' de, bazılarımız KİLİSE' de olsa da, aynı YARADANA dua ediyoruz. Neye İNANIYORSAK oradayız, neyi SEÇİYORSAK, onu yaşıyoruz. Ne DOĞDUĞUMUZ YERİ seçebildik, ne de AİLE'mizi, Sen gibi GELDİM ben de, ben gibi GİDECEKSİN sen de.

Bunların en büyük örneğini hep birlikte iki haftadır görüyoruz. Sadece sevdiklerinize sımsıkı sarılın. Her şey gelip geçici

Neyin DERDİNDEYİZ…!

Bir gün her şey fotoğraflarda kalacak. Çabanız sevilmek için değil. Sevdiğiniz için olsun.