Hiç kestane topladınız mı? Ne olacağını bilmeden sadece saatlerce kestane ararsınız. Herkesin içinde birazcık bir umut olsa da zaman geçtikçe umutsuzluğunuz artmaya başlar.
Ancak uzun bir yol gidildiği için kimse geri dönmeye pek hevesli değildir. Neyse şansızınıza bir ağaç çıkar. Öyle kestane ağacına tırmanayım toplayayım diye de bir şey yoktur. Keza meyveye ulaşmadan önce dikenini alt etmeniz lazımdır.
Ağacı sallayayım da düşüreyim deseniz o da zor. Kocaman gövdesi ile dikeninin hakkını verir. Dalları semaya kadar yükselir. Fakat arada esen rüzgarla, yağan yağmurla meyvesini yere bırakır. Çok uzaklarda rastladığınız meyvesi size ağacın yakında olduğu izlenimini verebilir. Bu da büyük bir aldatmacadır.
Ağacın kendisi çok uzaklarda olabilir. Anlayacağınız kış aylarında bir gazete kesesinde yediğiniz meyve çok zor toplanır. Çıkılan dağ tepe yollardan gayrı dikenli gövdesi pes dedirtir meyveye ulaşana kadar. Fakat ulaştığınız meyve size tüm yorgunluğunuzu unutturur. Gidilen yol dikenli de olsa, dik hatta sarpta olsa sonunda bir şey sizi bekliyorsa gidilmeye değerdir. Yolun kendisi bile değerli olabilir. Yola çıkmaktan korkmayın. Dikenli gövdelerden korkmayın, içlerinde belki de ne cevherler var.