Hayatta yaptığınız işi severek, keyifli bir şekilde yapın. Okul okurken, geleceğinizi bu doğrultuda şekillendirin. İleride hiç sevmediğiniz bir meslekte onlarca yıl geçirebilirsiniz. Bu hayatı size zindan eder. Sevdiğiniz mesleği yapmaya giderken, ayaklarınız geri geri gitmez. Yaptığınız iş sizin hayatın içinde kalmanızı sağlar. Zor ve yorucu olsa da sevdiğiniz mesleği yapın.
İşimiz zor ama mutluyuz. Bu da bizler için yeterli.
Röportaj yazan kişi, röportajında elde ettiği bilgilerin yanı sıra, kendi görüş ve düşüncelerine de yer verir.
Genellikle bu yazılar çeşitli ses kayıtları, belge ve fotoğraflarla tamamlanır. Röportaj yazarı, gördüklerinin fotoğraflarını da çekerek yazısına ekler.
Röportajda önemli olan, birçok kişinin gördüğü ve bildiği şeyleri ustaca dile getirmektir.
Röportajcı, yalnızca gördükleriyle, izlenimleriyle yetinmez. Konularıyla ilgili derinlemesine araştırma ve inceleme yapar, ilgililerin bilgisine başvurur.
Röportajcının amacı, konuyu çarpıtmadan belgesel olarak okuyucuya sunmak, okuyucuyu konunun içinde yaşatmak, kamuoyunu aydınlatmaktır.
Röportajlar, okuyucunun dikkatini çekecek ve onları bazı konularda düşündürecek biçimde düzenlenir.
Röportaj, tek bir yazı olabileceği gibi, aynı konuda dizi yazı da olabilir.
Röportajlarda öğretici, açıklayıcı, kanıtlayıcı, betimleyici gibi anlatım türlerinden yararlanılır.
Bunların hepsi sizlere kolay gelebilir. Ancak düşündüğünüz kadar kolay değildir bir haberi bütün haliyle siz değerli okurlara sunmak.
Basını fazla ciddiye almayın derken, çektiğimiz bu zorlukları da göz önüne almanızı isteriz.
Gece saat kaç olursa olsun kamuoyunu bilgilendirmek için bir anonsla sıcacık yataktan fırlayarak olay yerine gitmek herkesin yapacağı bir iş değildir. Bu nedenden dolayı çalışma arkadaşlarım olan Osman Nevtan Angün ve Esra Angün’e teşekkür etmeden geçmek istemem.
Bunları neden mi diyorum?
Eleştiri yaparken doz ayarına dikkat etmeyen bir toplum olduğumuzu hepimiz biliyoruz. Eleştiri elbette olacak. Eleştiri olmazsa yükseldiğinin farkına varamazsın. Ancak ahlaki değerlerinizi kaybetmeyin. Basını fazla ciddiye almayın diyenler bir gün o basının kapısını illaki çalacaktır. Demek ki o basın okunuyor ki sizler o yorumu yapabiliyorsunuz. Bunu da unutmamanızı belirtmek isterim.
“Biz en önemlisi varlığı da, yokluğu da biliriz, cefayı sonuna kadar çeker, vefayı fazlasıyla öderiz. Büyük şeylerde gözümüz olmaz, küçücük mutlulukları yeğleriz. Nerden geldiğimizi unutmaz, geldiğimiz yeri hazmederiz. Yüreğimizle yaşar, sevdiklerimizi dünya malına değişmeyiz. Büyürken, küçülmeyi biliriz biz. Düşerken dik durmayı, yeri geldiğinde susmayı, özümüzü korumayı biliriz biz…”