Şehir dışında okuyan binlerce öğrenci, üniversitelerinin bulunduğu şehirlere geri döndü ancak öğrenciler geri döndükleri ya da yeni bir başlangıç yaptıkları bu şehirlerde barınmaya dair birçok sıkıntı yaşıyor.
Ev kiralarındaki artış, devlet yurtlarındaki yetersizlik ve özel yurt ücretleri bu sıkıntıların en başlıcalarını oluşturuyor. Bu duruma sosyal medyadan da tepki gösteren yüzlerce öğrenci büyük şehirlerde barınma sorunlarına çözüm bulunması için eylemler başlattı. Eylemlerin artması ile beraber Türkiye’deki devlet ve özel yurtlarının kapasitesi de gündemde tartışılmaya başlandı.
MEB’in her sene yayımladığı Örgün Eğitim İstatistikleri raporlarına bakıldığında, üniversite öğrencilerinin barınma sorununa dair çeşitli bulgulara ulaşılabiliyor:
2019-2020 eğitim ve öğretim döneminde Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı 793 yurt bulunuyordu. 2020-2021 döneminde gelindiğinde ise yurt sayıları 773’e geriledi. MEB verilerine göre 2016’dan bu yana yurt sayısında kayda değer bir artış yok. Devlet yurtlarının sayısı özel yurtlara göre yıllar içinde daha düşük oranda artmış durumda. MEB Örgün Eğitim İstatistikleri raporlarına göre Türkiye’de vakıf, dernek, şahıs, ticari, kamu üniversitesi yurtları ve özel işletmelere ait olduğu belirtilen yurtların sayısı 4 bin 406. Türkiye’de KYK yurdu sayısı ise 2020/21 yılı itibarıyla 773.
Türkiye'de 2021 yılı itibarıyla 8 milyon 240 bin 997 üniversite öğrencisi bulunuyor. Bu sayının içinde uzaktan öğretim ve açık öğretim gören öğrenciler de bulunuyor. 2020/21 dönemi itibarıyla özel ve devlet yurtlarında 1 milyon 138 bin 79 kişilik kapasite mevcut. 2019/20 döneminde bu kapasite 1 milyon 171 bin 932 idi. 2019/20 döneminde 703 bin olan devlet yurdu kapasitesinde 2021 yılında yaklaşık 7 bin kişilik bir azalma görüldü. 2021 yılı itibarıyla KYK yurdu kapasitesi 695 bine geriledi. Bu verilere göre devlet yurtlarının toplam kapasitesinin toplam üniversite öğrencisi sayısına oranı ise yalnızca yüzde 8,2'de kaldı.
Devletin 10.1 milyar liraya yaptırmayı planladığı 10 şehir hastanesinin maliyeti bir yıl içinde 16.7 milyara fırladı. Maliyetler yüzde 65.6 oranında arttı. Buna minimum 15 milyar dolara mâl olması öngörülen Kanal İstanbul projesini de ekleyelim. Bu paralara ülkede bırakın yurt sorununu tam donanımlı kaç devlet hastanesi, tam donanımlı kaç okul yapılır, kaç kilometre otoban, kaç kilometre hızlı tren, çiftçiye destek, deprem bölgelerinde kentsel dönüşüm, fabrikalar, ARGE çalışmaları ne çaplarda yapılır varın siz hesap edin...