Sultan Güner'in "Turizm için kanal ve çevresi" başlıklı köşe yazısı
Geçen haftalarda bir siyasetçi; Karasu’nun başına iyi bir başkan geçerse en gözde ilçe olmasının önünün çok açık olduğunu söylemişti...
Karasu’ya turizm açısından bakarsak, bacasız sanayi de denilen ‘turizm’ ile gelişen bir ilçe olması için ya gezecek, görecek turistik yerleri olması ya da deniz için gelenlerin sahilden hoşnut kalması sağlanmalı. Bunun için 32 Evler-Akkum arasında yapılan yürüyüş ve bisiklet yolu yatırımları turizme yönelik yapıldığını zaten görüyoruz.
Karasu’nun turistik görülmeye değer yerleri; Yeni Mahallesi, Maden Deresi, Acarlar Longozu’na eklenebilecek bir potansiyel mekan daha var ama yürüyüş parkuru yapılabilirse. (Fotoğraf 1)
Kaymakamlık binası yanından Şehit Atıf Ödül Caddesi’ne kadar kısmını bisikletle geçerken gördüğüm (daha öncesi ve sonrası da olabilir, gördüğüm kısmı için yazıyorum) devamında aralarda köprüler ile yollara bağlantıları olan, öğrendiğim kadarıyla henüz bir adı olmayan ‘Kanal’ diye adlandırılan iki yanında ağaçların olduğu ilk fotoğrafımda görüldüğü üzere güzel bir manzarası olan fakat bakımsız bir yer.
Yeniden düzenleyip sadece yürüyüş ve bisiklet yolu olarak hizmete açılabilirse ne iyi olurdu Karasu için, etrafında hızla inşaatlar sürüyor bayağıdır! (Fotoğraf 2)
Büyükşehirlerdeki gibi tıkış tıkış bina dolu, trafiği yoğun bir kent olursa insanlar ne diye tatil için gelsin ki Karasu’ya!
Bazen bu kanalın üstü yemyeşil bir tabaka ile kaplanıyor ve boylu boyunca çim görüntüsü oluşuyor! (Fotoğraf 3 ve fotoğraf 4)
Kurbağa seslerini duymak çok güzel, temizlenip tatlı su balıkları, ördek gibi canlıların da yaşadığı bir doğa parçası yapılabilse keşke…
Kurbağanın sesini duymak değil sadece hayatın önemli bir parçası olduğunu vurgulayan bu paragrafı buyurun okuyalım (… Hızlı hareket etmedikçe, amfibi “Fiziksel ve biyolojik özellikleri nedeniyle karada da denizde de yaşamını sürdüren hayvanlara amfibi denir.” Türleri yok olmaya devam edecek ve bu da gezegenin ekosistemleri ve insanlar için geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açacak. Kurbağalar sivrisinekleri yerler; bize tıbbi gelişmeler sağlamak kuşlar, balıklar ve yılanlar için yiyecek olarak hizmet eder ve iribaşları ise içme suyumuzu süzerler. "Kurbağaları kurtardığımızda, tüm vahşi yaşamımızı, tüm ekosistemlerimizi ve tüm insanları koruyoruz" bunu unutmayın! diye bahseden bu linkten daha geniş bilgi alabilirsiniz. https://turkiyeyabanhayati.org/blog/detail/kurbagalar-neden-onemlidir )
Doğa sadece insanlara ait değil elbette. Doğanın dengesini bozduğumuzda bizden öcünü çok fena şekilde aldığına defalarca tanık olduk!
Kanal’ın çevresi yürümeye uygun olarak ahşap (yani doğayı bozmayacak malzeme) ile çevrilip çocukların düşmeyeceği şekilde çitler çekilip aralarda yine yürüyerek geçilecek ‘ahşap’ köprüler yapılabilir. Örnek olarak Acarlar Longozu’ndaki gibi ahşap malzemeler kullanılarak yapılabilir.
Hiç değilse bu ‘kanal’ çevresinde egzoz gazı solumadan yürüyüşler yapılabilse. Trafiğe kapalı bir yürüyüş yolu; ışıklı, kadınların da rahatça güvenle yürüyebileceği, bebeğini alıp temiz hava solumaya gidecek anneler için bir yaşam alanı olsa keşke…
Kadınlar, anneler demişken çok önemli bir konu daha var; sahile, denize gelen kadınların göz hapsine alınıp huzursuz edilmeleri konusu can sıkıcı! Kadınların yalnız yürümeleri bu kendini bilmezler tarafından rahatsız edilmeleri; yapılan yatırımları çöp etmeye yetiyor.
Turizm yönünden geliştirip insanların gelmesini istiyorsak, görmeye değer yerler üretip ve gelen insanları da rahatsız eden bakışlardan, davranışlardan uzak tutmak gerekir. İnsanların yaşadıkları ve görmeye gittikleri yerde ilk aradıkları şey güvende olduklarını hissetmektir.
Yürüyüş yolu olması insanların rahatça yürüyüş yapmalarına ne yazık ki yetmiyor! Böyle davranan şuursuzlar birkaç kişi de olsa kadınları rahatsız eden bir durum…
İlk cümleme dönersek hangi parti adayı belediye başkanı seçilirse seçilsin, Karasu halkına hizmet etmek için seçilecek, bizler gördüğümüz eksiklikleri ileteceğiz onlar da düzeltmeye çalışacaklar.
Her şey daha güzel bir Karasu için…