Bizleri ve dünyayı sarsan hastalık sebebiyle eğitime erken tatil vermek durumunda kalmıştık, uzaktan alınan eğitiminde yaz tatiline bağlanmasıyla küçükten büyüğe tam anlamıyla tatil psikolojisine girmiş bulunuyoruz. Tatile başlamakla birlikte ailelerde oluşan ilk düşünce çocuklar ve çocuklar adına duyulan önemli hissiyatlar da beraberinde başlıyor. Bütün aileleri telaş sardı. Eyvah! Çocuklar sıkılacak! Kursa mı yazdırsak? Hangi kursa yazdırsak? Kitap alsak okur mu acaba? Hangi kitap türleri ilgi çekici gelir? Tatil ödevi testleri mi çözdürsek? Ve bunlara benzer birçok soru ve cevapları…

 

Maalesef ki çocuklar ne yaparsanız yapın sıkılacaklar ve oflar puflar başlayacak. Neden mi? Çünkü kolay elde edebilen ve elde ettikten kısa bir süre sonra memnun olmayan, doyumsuz bir nesil yetişti ve yetişmeye devam ediyor. Ve bu durum karşısında sizlerde artık doyurmakta zorlanıyorsunuz. O halde bırakın kendi başlarının çaresine baksınlar. Hayatını tanıyarak, hayatın sıkılmaya fırsat vermediğini deneyimleyerek öğrensinler. Çocuklara sorumluluk yükleyin. Evde görevler verin, yükünüzü paylaşırken, becerileri de gelişsin, empati kurmayı da öğrensinler. Hayatın zorluklarına rağmen bir yerden yeniden kalkıp yürümenin ne kadar önemli olduğunu görsünler. En önemli konulardan biri de; prenses ya da prens olmadığını bilsinler. Yaşanılan dünyanın masal dünyası olmadığını bilsinler, yaşanılan dünyanın beceriye ve ayakta durmaya ihtiyacı olduğunu da öğrensinler. Dünyanın sorumluluk gerektirdiğini bilsinler.

 

Oysa ne mümkün bunlara izin vermek değil mi? Tuvalette düğmesini açamadığı için pantolonuna kaçıran, ayakkabı bağcığını bağlayamayan, anneleri tarafından kaşıkla beslenen, daha üşümeden üstü giydirilen ve çocuğun bağışıklığına engel olan ve daha birçok beceriden yoksun çocuklar. Ev ödevini yapmadığında ‘Annem yaptırmadı.’ Ya da okul eşyasını evde unuttuğunda ‘Annem bana söylemedi.’ Ve yine mazeretlerinin arkasına sığınıp durumdan kurtulduğunu sanan sorumluluk alamayan çocuklar ve yine sorumluluk almasına izin vermeden ‘iyi bir şey’ yaptığını sanan aileler.

 

Bu yaz değişik bir yaz olsun. Ev temizliğinde yardımcı olsunlar, yemek hazırlarken, yemek masası kurarken, yemek masası toplarken, ev süpürürken, evi toplarken, kışlık hazırlık sebzelerini hazırlarken, turşuya neler eklenir? Nasıl turşu yapılır? Ekmeğin tazesi nerde satılır bilsinler, çöp atsınlar, bırakın koşsunlar, düşsünler, kalksınlar, konuşsunlar ve kendi yaşantılarını biriktirerek yaş alsınlar. Sizler çocukların sorumluk almalarını önledikçe çocuklar asla büyüyemeyecek.

 

Ve önemli bir nokta daha var; çocuklara karşı mümkün olduğunca kararlı durun. Ağladığında söylediğiniz sözden vazgeçmeyin. Eğer ki her ağladığında ya da size her karşı çıkışında siz geri adım atan taraf ve ya bazı ebeveynlerin deyimiyle ‘aman çocuğum ağlamasın aman çocuğuma bir şey olmasın’ diyecekseniz, o çocuk her şeyin bir yeri ve zamanı olduğunu anlayamayacak.

 

Unutmayın! Çocuklar gözlemler ve gördüklerini yaşantıya geçirirler. Sizi izleyerek ilk sözlerini telaffuz ettiler. Yürümeyi, sarılmayı, gülmeyi, ağlamayı, yemek yemeği öğrendiler.

 

Ve sizlerin çocuklara sunduğu doğru sanılan davranışlar sebebiyle çocuklar elde edemedikleri isteklerinin karşılığını kavga ederek veriyorlar. İstediği olmadığında şiddete başvuran çocuklar yetişiyor ve sizin değerli çocuğunuzun istediği olmadığında canını yaktığı çocukta bir ebeveynin değerli çocuğu. Lütfen dünya üzerinde onlarca çocuğu unutmayalım ve empati kurmayı her zaman önemseyelim.