Ağlamak bebeklikten itibaren çocukluk dönemiyle birlikte yetişkinlerde bile görülen bir duygudur. Ağlamak kimi zaman dikkat çekmek, acıkmak, hastalık gibi durumlarla beraber gelse de, sebep sadece kendini ifade etmeye çalışmakta olabilir.
Uykusunu almış, karnı doymuş, diş çıkarma dönemini geçirmiş, sevgiye ve ilgiye doymuş, tüm fiziksel ihtiyaçları karşılandığı halde, bazen bebeklerin ağladığına şahit oluruz. Elbette bu durumun tek bir sebebi yoktur, lakin bir bebek veya çocuk ağladığında ilk önce ihtiyacına bakmak gerekir, ardından ağrı kontrolü yapılmalı, fiziksel temasla sevgi bağı kurulmalı ve ağlaması dinlenerek, kendisini ifade etmesine fırsat verilmelidir.
Çocuğunuzun ağlamasını durdurmak istiyorsanız ilk olarak, kendinizin stresten uzak durması gerekiyor, sakin olmalı ve çocuğunuzla empati kurmalısınız. Ağlayan çocuklar susturulmaya çalışılırken, ağzına emzik vermek, pış pış’lamak, dikkatini dağıtmaya çalışmak ileride çocuğun duygularını dışa vurmasına engel olabilir, çocuk gelişimi sırasında kendini ifade etmekte zorluk çekebilir. Çocuğun ağlamasına birçok etken olabileceği gibi ebeveynin yapabileceklerinin de sınırı vardır, çocukları susturmak yerine anlatmalarına ve çözümlerine yardımcı olmak ileride çocukların tüm duygularını saklamadan ifade etmelerine yardımcı olacaktır.
Çocuk ağladığında bazı ebeveynler bunu kendinde bir hata olarak görüp, çocuğa eksik kaldığını düşünür, bazı ebeveynler ise çocuğu hiç ağlatmamayı ‘büyük başarı’ sanar.
Oysaki dünyaya her gelen bireyin ağlamaya ihtiyacı vardır, ağlayarak salgılanan stres boşaltılır. Bu sebepten dolayı çocukların ağlamaları onların her zaman bir ihtiyacı olduğuna kanıt değildir, aksine bu bir tür rahatlama dahi olabilir. Ağlayan çocuğu ayıplamak, dalga geçmek, güldürmeye çalışmak, sorular sorarak konuşturmaya çalışmak, ağzına yemek tıkıştırmaya çalışmak gibi durumlar çocuğun zamanla ağlama baskısına maruz kalmasına sebep olacaktır. Çocuklar güvenli ortamda daima duygusal doygunluğu yaşarlar, ebeveyn olarak ilgili olmak, sevgi göstermek bir aile için mükemmel bir düzendir, bununla birlikte çocuğu susturmaya çalışmak, ağlamasına engel olmak, ceza ve ödül gibi kavramları çocuğun hayatına yerleştirmek olumsuz yaşam tarzı oluşturmaktır.
Bazı çocukların ağlaması ebeveynler tarafından ‘şımarık’ olarak tanımlanır, oysa çocuğun bu tür davranışlarına sebep olan ebeveynin kendisidir, şımarma çocuğa verilen yanlış ilginin sonucudur ve bundan çocuğu sorumlu tutmak yanlıştır.
Çocuk kendi sorumluluğunu ve tüm yaşam alanlarını kendi belirlemelidir, elbette sınırlar ve kurallar olacaktır fakat bunu çocuğu her türlü olumsuz gibi görünen davranıştan korumaya çalışmak, çocuk için uygun gibi görünse de ileride yaşamını zorlayacaktır.