Tüm ebeveynler çocukları için güzel ve parlak bir gelecek hayal eder. ‘Parlak bir gelecek’ ebeveyn ve çocukları için elbette en doğal isteklerden biridir. Lakin hayal edilen ‘parlak bir gelecek’ kavramının kendisi hem kişilere göre değişmekte hem de birçok belirsizlik içermektedir. Bazı ebeveynler kendilerinin gerçekleştiremediği hayalleri çocukları için öngörmektedir, bir ebeveyn için kendi hayallerini çocuğunun gerçeğe dönüştürmesini istemek doğal bir arzudur.
Lakin dikkat edilmesi gereken noktalar ise bu isteğin, çocuğun kişiliğini göz aradı etmemesidir. Ebeveynlerin çocuklarına iyi bir gelecek için yaptığı planlar, gerçekleşmemiş olan kendi hayallerinin hırslarını dayatabilir. Bu gibi durumlar içinde kötülük barındırmasa dahi iyi niyetle bürünmüş bir baskıya dönüşebilir.
Çocuğa iyi olarak sunulan şey ve iyi olarak sunulan şeyi yapması konusunda ki baskı arasında ince bir çizgi vardır. Meslek seçimi aslında hayat seçimidir. Bazen çalışkan ve yüksek not ortalaması olan çocukların sırf bu özelliğinden dolayı tıp ve benzeri alanlara yönlendirildiğine şahit oluruz. Lakin meslek seçimi demek geri kalan tüm hayatını derinden etkileyecek seçim demektir.
Toplumca makul görünen alanlar, maddi kazanç ve sosyal statüsü yüksek olarak kabul edilen uzmanlıklardır.
Çocuğun yetenek alanları, zihinsel becerileri ve kişilik özellikleri her zaman makul olarak kabul edilen veya ebeveynlerin hayal ettiği uzmanlık için uygun olmayabilir. Her birey özgül bir varoluşa sahiptir, her bireyin kendisine has yetenekleri ve kişilik özellikleri vardır, bunun bilincinde olarak uygun meslek tercihi için çocuğun ilgi ve becerilerine dikkat edilmelidir.
Meslek sadece ‘bir iş’ değildir. Meslek maddi bir gelir kaynağı ve maddi bir yaşam standarttı değildir.
Ebeveynler çocuklarının gelecekte mutsuz bireyler olmaması için çocuklarının yetenek, eğilim ve kişilik özelliklerini bilmeleri be bu tutumlara göre yönlendirme yapmaları gerekir. Meslek tercihinin geliri elbette önemlidir, lakin meslek tercihi kişiye bir mutluluk getirmiyorsa, maddi boyut önemlilik sırasında birinci kademe değildir. Oysa meslek seçimleri kişilik özellikleriyle uyumlu olan bireylerin içsel bir tatminliği ve bu sayede maddi anlamda da bir yeterliliği mümkün olacaktır.
Bireylerin ‘kariyer’ adı altında bu düşünce kalıbıyla yetiştirilmesi, toplumsal olarak önceden belirlenen ve garantilenen bir kalıp değildir.
Her bireyin kendine özgü yetenek, eğilim ve kişilik özelliklerine göre şekillenen hayat güzergâhı olmalıdır. Çocuk için kariyer planı yapmak ne baskı ile ne de tamamen çocuğun deneyimsiz isteğine bırakılarak yapılmamalıdır. Asıl önemli olan çocuğun zihinsel kapasitesi, yetenekleri, ilgi alanları ve kişilik özelliklerinin seçecek olduğu mesleğe uygunluğudur.
Çocuk için iyi bir gelecek, onun mutlu olduğu gelecektir. Mutluğun anahtarı doğru seçimlerdir. Çocuğun kişilik ve yetenekleri iyi tanınmalı ve doğru yönde yönlendirme yapılmalıdır.
Sırf moda diye ya da bir zamanlar sizler yapamadınız diye, sizin hayallerinizi gerçekleştirilmesini istemek, çocuğu yalnızca mutsuzluğa sürüklemektir.