Çok uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınız aklınıza geliyor ve aynı gün onunla karşılaşıyorsunuz. Eski sevgilinizi görüyorsunuz ve radyoda sizin şarkınız çalmaya başlıyor. Saate ne zaman baksanız benzer rakamlar görüyorsunuz. Mesela saat 22.22 ve ayın 22si. Bu tür durumları yaşadığınız oldu mu?
Yaşadığımız bu benzerlikler, denk gelmeler tesadüf olamayacak kadar özeldir. Bunlar aslında meleklerin bizimle iletişim kurmak için kullandıkları çok küçük ama etkili işaretlerdir. Bu işaretlere eşzamanlılık deniyor.
Eş zamanlılık nedir?
Bu terimi ilk kullanan kişi Çağdaş psikolojinin kurucularından biri olan Carl Gustav Jung dır. Jung, bir terapi esnasında danışanının ateş böceklerinden bahsetmesi üzerine penceresinde ateş böcekleri görür. Bu olay onu çok etkiler ve konu üzerine eğilir.
Eşzamanlılık, aynı anda ortaya çıkan ama birbirine bağlı olmayan olayların denk gelmesidir diyebiliriz. Peki, neden yaşıyoruz bunları ve ne işimize yarayacak?
Yaratıcı, kullarıyla sürekli iletişim halindedir. Her yerden insana sesini duyurur. Kişinin tekamül durumuna göre sorduğu sorulara cevap vermek ve yönlendirmek için işaretleri aracı yapabilir. Eğer gözümüzü açarsak ama sezgisel olarak yani kalp gözü diyelim ona, yavaş yavaş işaretleri okumaya başlarız.
Örneğin, sıklıkla benzer rakamlar görmeye başladıysanız hayatta doğru yöne gidiyorsun demek olabilir. Yâda aklınızdan acaba bu yaptığım iş doğru mu sorusunu sorduğunuzda, önünüzdeki arabanın plakasında uğurlu sayınızı görebilirsiniz. Aynı durumlar olumsuz olarak da geçerlidir. Öfke ile yapmamanız gereken bir işe giriştiniz ve sürekli aksilikler yaşıyorsanız artık bu işi bırak demek istiyor olabilirler.
Hayati okumaya çalıştığınızda sizinle konuşmaya başladığını göreceksiniz. Hayat sizin şefkat tarafınızla konuşmak istiyorsa karşınıza yavru kedi çıkartabilir. O an tesadüfen çantanızda olduğunu düşündüğünüz yemek onun için çantaya gitmiş olabilir.
Çok bunaldığınız bir anda Yaratıcıya ‘ben neyi göremiyorum?’ diye kalpten sorduğunuzda, radyoda çalan bir şarkıda bunun cevabini duyabilirsiniz.
Biz melekleri zihnimizde kanatları olan varlıklar gibi algıladığımız için, hiç kuş olmayan bir yerde havada süzülen tüyler görmek bile biz senin yanındayız mesajı veriyor olabilir.
Yasam sadece bilimsel değildir. Bilim yaşamın içinde vardır ama bilimi de kapsayan başka bir algı başka bir boyut vardır. Sezgilerimiz geliştirerek hayatin akışında daha doğru ve dengeli ilerlemek mümkündür.
Şu an bakin telefonunuza rakamlar benziyor mu?
Konuyla ilgili çok sevdiğim bir film tavsiye etmek isterim. ‘I Origins’ 2014 yapımı bilim kurgu filmidir. Şimdiden iyi seyirler.