Dünya üzerinde yaşayan bütün medeniyetlerin, evveliyatından beri suyla yakın bir ilişkisi bulunmaktadır. İnsanoğlu, bütün canlılar için hayat kaynağı olan suya ulaşmak için pek çok yapı inşa etmiştir. Suyla arasında vazgeçilmez bağlar bulunan Türkler, suyu, gündelik yaşamın bir parçası haline getirmek için su kemerleri, sarnıçlar, su kuyuları, sebiller ve çeşmeler inşa etmiş, bu eserleri de özgün mimari bir üslupla bina etmişlerdir. Özellikle Selçuklu ve Osmanlı toplumunda samimi ve mütevazı bir estetiğin ürünü olarak binlerce vakıf eseri çeşme ortaya çıkmıştır. Tarihçiler, sanat tarihçileri ve mimarlar tarafından “Su Mimarisi” olarak bahsedilen eserler arasında bentler, su yolları, hamamlar, şadırvanlar ve çeşmeler de bulunmaktadır.
Yakın zamanlara kadar sosyal yaşamın önemli bir parçasını teşkil eden çeşmeler, Sakarya’nın Karasu İlçesine bağlı Karasu Köyü için oldukça kıymetli bir kültür mirasıdır. Köyün kanaat önderlerinden asil insan Yusuf Özer; “Karasu Köyü’nün dört büyük simgesi vardır. Birincisi, Osmanlı Mezar Taşları, ikincisi Aşağı Mezarlıktaki Büyük Selvi Ağacı, üçüncüsü Kara Ağaç, dördüncüsü ise Dört Çeşme’dir. Bunlarından birini yok etmek binlerce yıllık Karasu Köyü’nü yok etmek demektir!” ifadelerini kullanarak köyün tarihi geçmişiyle olan kültürel bağlarını anlatmaktadır.
Karasu Köyü’nde dört adet tarihi taş çeşme bulunmaktadır. Günümüzde çeşmelerden her ne kadar su akmasa da onlar, köy halkı için oldukça mühimdir. Çeşmeler yapılmadan önce Karasu Köyü halkı suyu, köy merkezindeki Büyük Değirmen’i döndüren kanaldan ve Karasu (Maden) Deresi’nden temin ediyordu. İnsanlar her gün düzenli olarak kanaldan ve dereden evlere su taşırdı. Çamaşırlar kül suyuyla dere kenarında yıkanıyordu. Köyde toplamda 10 adet su kuyusu bulunuyordu. Su kuyularının dibine genelde dut ağacı dikiliyordu. Haralambo’daki su kuyusunun dibindeki dut ağacı günümüzde varlığını devam ettirmektedir.
Çeşmelerin yapılış sürecini köy sakinlerinden Haşmet Batman şu şekilde anlatıyor: 1963 yılında köy halkı birleşerek çeşme yaptırmaya karar verdi. Yukarı Köye, Alıkçıların Oraya, Caminin üst tarafındaki meydana ve Aşağı Köye dört adet büyük taş çeşme inşa edildi. Su, Maden Deresi’ndeki Şahin Kaya adlı yerin özünden akan dereden getirilecekti. Muhtar Hasan Alıkçı, köylüden para topladı. Evvela ince su boruları satın alındı. Ardından köyü gezdi, her haneden adam topladı. Köy halkı imece usulü toprağı kazarak boruları gömdü. Herkes elini taşın altına koymuştu. Şahin Kaya’nın oradaki küçük derenin önü kesildi. Borular döşenerek köye kadar getirildi. Böylece 1963 yılında çeşmelere imece usulüyle su getirilmiş oldu.”
1963 yılında Karasu Köyü halkının el ele vererek inşa ettiği dört adet taş çeşmeler günümüze kadar sağlam şekilde ulaşmıştır. Ne yazık ki çeşmeler den artık su akmamaktadır. Bir zamanlar insanların buluşma noktası olan çeşmeler, tıpkı kahvehaneler gibi kamuoyunun oluştuğu, halkın sosyalleştiği, su alırken sohbetler ettiği buluşma noktası idi. Düğünler dahi çeşmelerin önündeki meydanda yapılıyordu. Karasu’nun Tarihi ve Kültürel Mirası’nın kıymetli yapıları arasında bulunan Karasu Köyü Taş Çeşmeleri yetkililer tarafından tescillenmeli, restorasyon çalışmaları yapılmalı, yeniden su bağlanmalı ve gelecek nesillere aktarılmalıdır.