Dünya değişiyor ve değişirken beraberinde hem güzel hem kötü yenilikler getiriyor. Bazı bireyler eskiyi bazı bireyler yeniyi kabullenemez, lakin hepimiz aynı düşünen bireyler olsaydık hayatın ne anlamı olurdu! Değişen dünyada mutlak kabul etmemiz gereken durumlar vardır; sağlık gibi.
Baş ağrısı, karın ağrısı, omuz ağrısı ve bu gibi saymakla bitmeyen ağrılar… Ne yapıyorsunuz bu ağrılara karşı? En ufak bir ağrısı olan ilaca sarılıyor. Umarım ağrı eşiğinizin dayanma sınırına kadar sabır gösteriyorsunuzdur, çünkü diğer türlü bünyeniz sizi ele geçirecektir. Dayanabilecek olduğunuz ve ya küçük bir masajla geçebilecek bir durumda ilaç giriyorsa devreye, üzülerek söylüyorum; maalesef hata yapıyorsunuz.
Her ilaç her zaman kullanılmamalıdır, bir kere kullanılan ilaç vücut aynı (ağrı ve ya acı) tepkiyi verdiğinde tekrar kullanılmamalıdır.
Sağlığı geri kazanmak için kullanılan ilaçlar, sürekli ve yanlış kullanımda faydadan çok zarar getiriyor.
Sürekli ilaçlara tabi olmaktansa bünyenizin sizi zorlamasına izin verin, lakin zorlamadığınız bünye aldığınız her ilaca alışacak ve bir sonra ki aldığınız ilaç dozu size yetmeyecek, tabi ki doktor kontrolleri doğrultusunda alınan ilaçlardan bahsetmiyorum. Birde verilen ilaç dozunun üstüne çıkmak ve ya verilen ilaç saatini kaçırıp diğer saat geldiğinde iki kat ilaç alanlar var! Lütfen bu durumlara karşı daha bilinçli ve acı eşiği yüksek bireyler olalım.
Her hastalık hissi karşısında ilaca yönelen bireylerin bağışıklık sınırlarının altlarda olduğunu düşünüyorum. Her hastalık hissi, hasta olacağınız anlamına gelmez. Bazen vücut kırgınlıklarımız ve ya hava değişiminde yaşanılan küçük sarsıntılarımız olur, vücudun ‘hastalık hissi’ karşısındaki ilaç kullanımı, ilaca ihtiyaç olduğunda yetersiz doza vesile olacaktır.
Basit durumlarda kullanılan ilaçlar sindirim kanalının diğer organlarında da çeşitli problemler meydana getirir. Sürekli ve bilinçsiz ilaç kullanımı karaciğere zarar verirken ilerleyen dönemde karaciğer yetmezliğine yol açabilir, bağırsakların zarar görmesi işleyişi bozabilir, böbrek kayıpları oluşabilir.
Örneğin; hafif bir halsizlik ve ya bir burun kaşıntısında ‘hasta olacağım’ düşüncesiyle içilen ilaç, o an sizin iyi hissetmenizi sağlarken bu sürekli tekrarlandığında artık bağışıklığınızın gücü kalmayacak ve sizler en ufak bir nezle durumunda dahi yatak döşek yatacak hale geleceksiniz. Bırakın hasta olalım, hatta hasta olalım ki vücut kendi direnciyle ayağa kalksın. Hemen pes etmeyelim, aksine ilaca ihtiyaç duyduğumuz her ne varsa üstüne gidelim, hareket halinde olmak o durumdan çıkmanıza iyi gelecektir. Küçük spor hareketleri gibi
Lütfen ilacın meraklısı olmayın, sizler nasıl yaşarsanız çocuklarınızda öyle büyür. Yaşadığımız sürecin neler getireceğini bilmiyoruz ama dayanıklı ve dirençli çocuklar yetiştirmek sizlerin/bizlerin elinde…
Belki de ‘hasta olmamalıyım’ diye içtiğiniz o ilaçlar sizi daha erken yaşta elden ayaktan düşürecek, çünkü vücudunuzun direnci bünyeniz değil, aldığınız ilaçlar olacak.