Hayatımız için tek bir kelimenin dahi değeri büyüktür, tek bir kelime bizleri olumlu ve ya olumsuz etkilerken aynı zamanda yaşam şeklimizi belirlemektedir. Tek bir kelime diyorum, çünkü çocuklar için tek bir kelime tüm hayatları olabiliyor. Örneğin, bebeklik dönemindeki ilk seslerin birleşmesi ve telaffuz edilmesi nasıl mutlu eder ebeveynleri değil mi?
Küçük bir deney: İnsanlar, bulundukları odadan çıkıyor ve koridor boyunca yürüyorlar, fakat kimisi ‘yavaş’, kimisi ‘hızlı’ yürüyor. Neden insanlar farklı yürüyor? Odada olan bir şey insanların yürüme hızını etkilemiş olabilir mi?
Deney başlıyor: Odada insanların, üç farklı kelime ile cümle oluşturmaları isteniyor. Oluşturulacak cümleler bir grup için sadece ‘yavaş’ bir grup için sadece ‘hızlı’ anlamlarına gelecektir. Örneğin: ‘ tut, yavaşça, topu’ , ‘yaşıyor, gençler, hızlı’ gibi. Odadan çıkan insanların yürüme hızı ölçülüyor.
Yavaş kelime grubunu okuyan insanlar yavaş yürürken, hızlı kelime grubunu okuyan insanlar hızlı yürümektedir.
Düşünün sadece kısa bir sürede bu kelimelere maruz kalan insanlar, kelimelere göre yeni davranış oluşturuyorsa, bir çocuğun aile ortamında yıllarca duyduğu ve gördüğü o çocuğun davranışlarını nasıl etkiler?
Çocuklar hangi ortamda bulunursa o ortamda gerçekleşen her türlü faaliyeti bilinçaltına işler bilinçaltı da davranışları.
Bir çocuğa; ‘oğlum eşyanı ortada bırakma, çalarlar!’ denildiğinde çocuğa diğer insanlar kötüdür mesajı verilir. Diğer insanları kötü gören çocuk, yalnız ve mutsuzdur. Bir çocuğa; ‘çocuğum eşyalarını arkadaşlarınla da paylaş’ denildiğinde, çocuk diğer insanlara güvenir.
Bir çocuğa; ‘bizim dayımız/amcamız yok ki müdür olalım’ denilmez, çocuk bu anlayışla büyürse kendini şanssız hisseder ve hayatın sunduğu olanakları göremez. Bir çocuğa; ‘sen yapabilirsin’ denilirse, o çocuk elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışır ve deneyimler.
Bir çocuğa; ‘oğlum garanti bir iş seç, ne olacağı belli olmaz’ denilirse, o çocuk endişeli bir hayat sürer, geleceğe umutla bakamaz ve risk alamaz. Bir çocuğa; ‘önemli olan sensin ve önemli olan senin mutluluğun’ denilirse, çocuk kendini güvende hisseder ve denemekten korkmadan büyür.
Bunların yanı sıra gerçekten insanlar kötü ve gelecek riskli olabilir. Hayat bazen gerçekten adil olmayabilir fakat önemli olan ana düşüncelerimizdir.
Aileler söylemlerine ve davranışlarına dikkat etmelidir, cümleler olumlu bakış açılarıyla verilmelidir. Ailede olumlu bakış açısı yoksa zaten olumlu bir bakış açısı veremez.
Ebeveynlerin her hareketi her davranışı ve verdiği her tepki çocuklar için bir öğrenmedir. Ebeveynler çocuklar için güzel gelecek ve güzel yaşam isterken kaçırdıkları bir nokta vardır; her çocuk ebeveynin yansımasıdır, önce ebeveyn güzeli ve doğruyu bilecek ki çocuklarda güzele ve doğruya yönelim sağlayabilsinler.
Çocuk, ‘ hayalimden memnunum, gelecekten eminim, diğer insanlara güvenebilirim ve çalışarak yapabilirim’ demelidir.
Maruz kalınan davranış yine maruz kalınan davranışı doğuracaktır. Hesap doğruysa sonuç hata vermez.