Aybüke Yıldız'ın "Hala" başlıklı köşe yazısı
Amaçlamak her şeyi anlamlaştırır belki yazdıklarım zihnime hükmeden seslerden biriydi. Günlerimi sığdırabildiğim sayfalardan ibarettir benim bütün yaşanmışlıklarım. Zihnimin kan bulanmış anımsatmaları ile dolu.
Özgürlük pranganın bedenimiz de değil zihnimizde olması mı?
Hatırlamaya çalıştıkça her şeyi daha fazla unutmam kronik bir düzmece olmalıydı. Benim anımsamam gereken insanlar, yaşanmışlıklarım var olmalı.
Bölümler karışmıyor tıpkı zihnim gibi sırasız ve zamansız.
Herkes gittiği yerde mutlu olmalı mı?
Hikayemizin olmayacağı belliydi ama zamanın içinde geri dönmek amaçsız oldukça saçma belki de takılı kalan sadece benim uçurtmamdır ağaçlara.
Senden bahsetmek şiirlerime küfür etmekten farksız.
Sabahlar yeni sigara kokuyor sen hala yalansın zihnimin bana oyunu olmalı yaşanan her şey ben oldukça sadakat derken sen ise oldukça aptallığı oynuyordun sahnede.
Sahnenin tozları sadece seyirci ile temas halinde oyun onun gözüne kör olmuştu o kadar tozdan ama hala sahnesini tamamlama çabasındaydı. Kimse aynasız bir evde yaşayamaz.
Sesler sinir bozucu yaşamın bir rutini olması oldukça delirmeye bir hal.
İşe git, dürüst olduğun için sevilme ve zorbalan.
Sesler oldukça katil hem benim kalbimde patlak balonlar hakim.
Bataklık senin kalbindeydi gökyüzünde değil.
Unutmayın “eros”