17 Kasım 2019 da Çin’in Vuhan şehrinde çıktığı belirlenen Covid-19 pandemisi, ülkemizde ilk kurbanını 15 Mart 2020 aldığı tespit edilmiştir. Pandeminin günümüze kadar toplam vefat sayısı tüm dünyada 6 milyon 270 bin, ülkemizde ise 99 bin olarak belirlenmiştir.
En çok vefat edilen ülkeler bir milyon kişi ile ABD, 665 bin kişi ile Brezilya, 524 bin kişi ile Hindistan olmuştur.
Covid-19 pandemisine sebep olan virüs Sars-Cov-2’dir.
Soğuk algınlığı, Akut solunum yolu enfeksiyonu (SARS) ve özellikle kalp-damar hastalıklarına sebep olmakla beraber vücutta geçici ya da kalıcı pek çok hasara sebep olmuştur.
Bu virüs, hayvanlardan insanlara geçen yani “zoonoz” tipi hastalıklardandır. Yani kökeni hayvanlardır. Aslında insanlarda görünen enfeksiyon hastalıklarının % 60 kadarı zoonotiktir. En çok bilinenleri; Kuduz, Tifo, Şarbon, Grip, Aids’dir.
Covid-19 a karşı birinci mücadele yöntemi aşıdır. Bununla beraber izolasyon, temizlik de korunmada çok önemlidir. Bunlar da sosyo-ekonomik olarak devletlere ve toplumlara büyük ilave yükler getirmiştir. Özellikle düşük gelirli kesim çok mağdur olmuştur. Aksayan üretim, yeni ihtiyaçlar, iyi yönetilemeyen gelişmelerden dolayı yokluk ve pahalılık had safhaya ulaşmıştır.
Bu virüs temelde temelde insan organizmasına ait olmadığı için, İnsan organizmasında sürekli değişimlere uğrayarak (mutasyon), hem bulaşıcılık hem de hasar etkisini iyice kaybetmiştir.
Aynı benzer pandemi 1918 yılında “İspanyol gribi” adı ile ortaya çıktığında iki yıl sürmüş, yaklaşık 50 milyon kişi ölmüştür. Ölümlerin çoğu ise Hindistan’da olmuştur. O yıllarda, tıptaki yetersizlik ve 1.dünya savaşının henüz bitmiş olması da yeterli mücadeleye imkan vermemiştir.
Sonuç olarak, Covid-19 pandemisinin bitmekte olduğu gözükmekle beraber tedbirli olunması ve en azından aşılamaya devam edilmesi çok doğru olacaktır. Çünkü virüsün değişimi (mutasyonu), tersine yani daha zararlı olacak şekilde de devam edebilir. Hastalık yeniden felaket boyutuna oluşabilir. Dolayısıyla hastalığı geldiği durumdan dolayı kesinlikle küçümsememeliyiz.