Toplum olarak yapılan ve yapıldığında büyük yanlışlara sebebiyet veren davranışlardan biri olan ‘kıyaslama’ konusundaki hatalarımız.

Anne ve babalar çocukların doğru davranışlarda bulunmasını, her zaman başarıyı takip etmesini, toplumun kabul gördüğü ve sevdiği birey olmasını ister. Ebeveynlerin bu arzusu ile çocuklar arasında teşvik edici veya motivasyon arttırıcı davranışları örnek göstermek sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Lakin dikkat edilmesi gereken ince bir çizgi vardır; çocuk için kıyaslanmak psikolojik olarak yetersizlik hissi doğurabilir.

Kıyaslama, zihnimizdeki var olan kalıplarımız, iyi, doğru ve olması gereken olarak kabul ettiğimiz ve olan bilgimiz kıyaslanmadır. Ebeveyn kendi çocuğu ve diğer çocukları kıyaslarken,bir referans noktasından yola çıkar, zihin içinde bulunduğu durumu ister istemez bir referansa göre değerlendirme yapar.

Peki, kıyaslama neden yapılır? Bu davranışın nedeni çoğu zaman mevcut olanın yetersiz düşünüldüğü zamanlardır, yani diğerinde olan kendinde olandan daha iyi düşüncesi ağır gelmektedir. Çocuğun arkadaşlarının davranışları daha iyi diye düşünüldüğünde kıyaslama devreye girmeye başlar.
Burada amaç daha iyiyi istemek olsa da dikkat edilmelidir, çünkü bu tutum yıkıcı sonuçlara sebebiyet verebilir.

Ebeveynleri ve çevresi tarafından yeterince iyi olmadığı düşüncesine maruz kalan çocuk, kendini değersiz de hissedecektir. Bu duygular çocukta güven ve motivasyon eksikliğine neden olacaktır. Ve böylece kıyaslama yapılırken amaç çocuğun ‘daha iyi’ olmasını istemek ise de sonuçta tam tersi bir sonuç doğabilir. Her çocuk farkıdır ve kıyaslama her durumda farklılık gösterebilir, bazısı öfke, bazısı mutsuz, bazısı çekingen olabilir. Sürekli başkalarıyla kıyaslanan, çabasının görülmediğini düşünen çocuk çabalamaktan vazgeçebilir. Sorumluluktan kaçınırken, iyi yaptığı bir şeyi dahi göstermekten çekilebilir. Arkadaşları arasında kötü olduğu düşüncesine kapılan çocuk, sosyal olmaktan kaçınabilir, bu süreç arkadaş kıskançlığına dönüşebilir. İlişki kurmakta zorlanan çocuk arkadaşlarından iyice uzaklaşabilir. Bu ve benzeri durumların ilerisinde yaşamı boyunca kendini sürekli kıyaslayan çocuk başarısızlıklarını devam ettirecektir.

Oysaki kıyaslama yerine:

Ebeveynlerin çocuklarını iyi tanıması ve becerilerine göre beklenti oluşturmaları daha uygun olacaktır, bununla birlikte yeteneklerini geliştirmeye yardımcı olunmalıdır

Diğer çocukları örnek vermek yerine kendi çocuğunuzun başarabileceğine inanmalısınız.

Örneğin gelişime uygun çocuğun kendisini kendisiyle kıyaslayın, böylece çocuğun da motivasyonu yükselecektir. Unutmayınız, başarıyı vurgulamak, başarısızlığı vurgulamaktan çok daha iyi ve verimlidir.