İçime sığınmış onca hiçlik, elbet kaçamak dövüşmek yok ama eninde sonunda hayat rövanşı alıyor. Kimin ne dediği ne yaptığı öyle geride kalıveriyor ve insanlar saçmalamaktan hep korkuyor tabi ki bende çok korkuyorum, inanmıyorum ki artık insanların kalbinin samimiyetine.
Yaşadığımız her şeyin amaçsız olduğunun farkındayız ya da sadece ben farkındayım.
Anımsamak mı yoksa boş versek mi yitirdiklerimizi, güneşi ve en çokta huzuru…
Hem ne zaman kıyısız kalmadık ki kalbimiz ile aklımız arasındaki o delice karanlık sınırı unutmayın.
Şairleri anımsamak hep ölümden sonradır. Şiirler yazılmış vedalardır gözlere hatta kalbe sığmayanlar...
Herkes bana nasıl olduğumu soruyorlar buna bir şair olarak mı yoksa ben olarak mı cevap versem ki hem biliyorsunuz işimden istifa ettim. Çünkü mutlu olmadığınız hiç bir kalbe iyi gelmez. Size de hep umudu kıyısızlaştırır. (Bu arada kısa bir kesit şu anda delice yağmur yağıyor)
Nasıl olduğuma gelir isem oldukça hiç evet hiç çünkü yok içimde yok…
Ama şu bir not olsun kırılmak ölmek gibiymiş, çünkü ölürsen yarının olamaz kırılmakta öyle işte o insanı yarın sevemezsin, güvenemezsin hatta sarılamazsın işte ölüm gibi ve can alıcı şu ki ben hep kırılıyorum…
Belki bazen özlerim, anımsarım bir mesaj atarım ama sonra her şey dışardan yazıldığı gibi değilmiş…
Ama gerçekten artık seni özlemiyorum, sana sarılmayı hatta kokunu bile özlemiyorum ve şiirlerinin kahramanı da değilsin.
Veda ettim bütün kalbim ile
Şairler hep severler çünkü hayatta sevmeyi bilen tek insanlardır. Oysaki hep onları kırarlar biz şairlerden bahsediyorum etrafımız menfaatçiler ile doludur, biri ise yüreğimizin nasıl olduğunu sormaz ve benzerleri falan filan bizim kafalarımız kalbimiz kadar güzeldir, sana umut deriz kaçma deriz sev deriz de deriz ilk umut yitiren, aşktan korkan hatta en çok kaçlar bizlerizdir. Biz kendi kendimize yeteriz çünkü aşk bizi tüketmiştir.
Ben derim ki şairlerin halini şiirlere sorun…
Ama beni es geçin olur mu?
Hadi eyvallah.