Pazartesi günü gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, alınan yeni Koronavirüs tedbirlerini açıkladı. Açıkçası önlemler beklendiği kadar sert olmadı.
Kimi vatandaş, daha sert ve kesin önlemler bekliyordu. Mart, Nisan ayı tedbirlerine dönüş hatta 14 gün eve kapanma gibi...
Kimi vatandaş da sert önlem alınamayacağını, büyük üreticilerin hükümete olan baskısının buna engel olduğunu ve vatandaşın ekonomik olarak 14 gün yatmayı kaldıramayacağını söyledi.
Peki çözüm nasıl olacak? Virüsün mucidi olarak gösterilen Çin, normale döndü, tüm dünyayla beraber Türkiye de hala su yüzeyinde kalmak için çırpınıyor.
Sokaktaki vatandaş “Vericen 14 gün ev hapsini, kökten çözücen!” diyor. Gerçekten ekonomimiz bunu kaldırır mı? Tamam, herkesi eve kapattın. Türkiye’nin kaçta kaçı 14 gün süreyle kendine bakacak, faturalarını ödeyebilecek veya ertelenmiş (faiz eşliğinde) kredi, kredi kartı borcu vs. kurum ve devlete olan borçlarını ödeyebilecek maddi birikime sahip?
Türkiye’nin kaçta kaçı aylardır kapalı olan işletmeleri haricinde gelir sahibi? Kantinler 3 haftalık bir faaliyet dışında 10 aydır kapalı. Kahvehane ve kıraathaneler kapandı. Yeme içme sektörü part time neredeyse çalışıyor. Kaç personel işten çıkartıldı. İşletmeci kapalı işletmesine ya kira ödeyecek ya da boşaltacak?
Gazetemiz Öncü Karasu, pandeminin ilk zamanlarında bir süre yayın hayatına ara verdiğinde ofisimizin mülk sahibi hiç de kirayı erteleme teklifinde bulunmadı. Kaç ay kazanmadan borç harç kiramızı ödedik. Diğer işletmecilerin de aynı durumda olduğuna eminim.
Faaliyetine son verilen işçilerin evlerine maaş girmiyor. Kapatılan işletmelerin direkt veya dolaylı sayısız işletme ve kişiyi, doğal olarak da aileyi ciddi bir ekonomik daralma kucaklayıverdi.
Kısacası bu işin içinden çıkmak zor. Öyle faizli ertelemeyle, krediyle olmaz. Devlet, faizcilik yapamaz. 14 gün kapatmanın bedeli devlete ciddi yük olur. Her işletme sahibine hatta çalışanlara 14 gün süreyle asgari ücret ya da asgarinin yarısını verecek maddi güç var mı?
Benim işletmem kapanacak, sen elini kolunu sallayarak maske mesafe umursamadan gezeceksin. Çilesini ben çekeceğim. Adil mi?
Şeyh Edebali’nin Osmangazi’ye söylediği gibi “Ey oğul! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” Yani, Devlet millete hizmet etmekle mükelleftir. Devlet millet için vardır. Millet güçlü olursa devlet güçlü olur. Şu dönemde de milleti ekonomik olarak yaşatmak lazım. Bu da madalyonun diğer yüzü.
“Tedbirler yeteri kadar sert değil” dediler, “14 gün kapatma lazım” dediler, “14 gün kimseyi eve kapatamazsın” dediler, “Kapanan işletmeler mi Korona’nın tek sebebi” dediler, “Açık olan işletmelerde virüs yok mu” dediler... Peki biz bu virüsü nasıl def edeceğiz? Çözüm önerisi olan?