Okunur mu acaba?

Bu sorum size garip gelmesin.

İlk emri oku ile başlayan bir dinin mensupları olarak, okuma oranımızın Dünya standartlarına göre yerlerde sürünmesi endişemin sebebidir.

Güzel Türkiye’min güzel halkının, kitap okuma alışkanlığında dünya sıralamasındaki yeri nüfusunun binde biri… Yani Kitap okumaya ayırdığımız süre günde sadece bir dakika. İhtiyaç listemizde 235. sırada.

Ne acıdır ki Ataist Japonya bu sıralamanın başındaki ülkeler arasında yer alıyor. Biz inancımıza toz kondurmazken televizyon izlemeye ayırdığımız  günde 6 saati onlar kitap okuyarak geçiriyor. Garip çelişki

Ve yine ne acıdır ki ruhumuzu besleyen bu en önemli emri

-Boş vaktim yok.

-Kitaplar pahalı maddi imkanım yok. gibi

sudan sebeplerle görmezden geliyoruz.

Bedenlerimizin açlığına gösterdiğimiz ilgiyi, saygıyı ruhumuza göstermiyoruz.

Okumak;

Susayan bedenin su içmesi gibi ihtiyacıdır ruhun…

Acıkan karnını doyurmasıdır.

Beslenemeyen bedenin halsizliği nasıl yıkıyorsa vücudu, beslenmeyen ruhun çürümüşlüğü, hastalığı, ölümü kaçınılmaz.

Yaşadığını sandığımız toplumumuz, yaşayan sağlıklı bir ruha sahip değilse et yığınlarından başka nedir ki?

Ülkemizin durumu gelişmiş toplumlara göre hastadan farksız değil mi?

Ellerinde cep telefonu yerine kitapla, gazete ile gezen çocuklarımızın, gençlerimizin, yaşlılarımızın doldurduğu; otobüsleri, trenleri, minübüsleri, vapurları, tatil yerlerini görme hayalimiz umarım çok uzakta değildir.

Sağlıklı bedenler için önce sağlıklı ruhlara ihtiyacımız var.

Sağlıkla kalın…