Hepimizin sağlığı her şeyin önünde gelir. Bizlerin sağlığını korumakta Devlet’in, idarecilerin, kamunun asli görevlerinden biridir. Hatta en önemlisidir. Adliyede savcı ve hakimleri korumak, hastanelerde doktorları korumak, belediyede personeli, hükümet konaklarında kamu personellerini, okullarda öğretmenleri, sokakta insanları korumak bunlara örnek verilebilir. Burada aslında korumaktan kastım gerekli önlemleri almak. Yoksa bir yerden sonra ne kadar önlem alırsak alalım olacak ve öleceğin önüne hiç kimse geçemez.

Bu önlemlerden ve korumadan biri de kara yolları ve sürücü konusu. Geçen hafta yazımın sonunda az da olsa bahsettim. Bu hafta yazımın buna ayırarak bu konuya biraz daha dikkat çekmek istiyorum. Çünkü bahsettiğim güzergahı sürekli kullanan ve özellikle gece vakti çekinerek o yoldan geçen biriyim. Bahsettiğim yer Adatepe sapağı. Yani eski hara yeni ÇEKOK sapağı. Bu bölge Adapazarı istikameti tarafından uzun bir düzlükten, tam tersi Karasu istikameti tarafından da yokuş aşağı artı uzun bir düzlükten oluştuğu için aşırı hız yapılan bir yer. Bir de birçok mahallenin ana sapaklarından birisi ki şu an Yuvalıdere sapağında yapılan çalışma sebebiyle daha da yoğun kullanılan bir yer.

Özellikle bu bulunduğumuz aylarda artan trafik yoğunluğu ile sapaktan ana yola çıkışlarda zaman kaybı yaşanıyor. Zaman kaybını bir tarafa bırakalım, tehlikeli durumlarla yüz yüze kalınabiliyor. Tüm bunların üstüne gece karanlığı da eklenince o vakitlerde hayat tehlikesi iki katına çıkıyor. Böyle durumlarda meraklıları hemen, şu kadar kaza olmuş, şu kadar olay, şu kadar yaralı olmuş diye istatistiklere bakıp; aman efendim öyle senin abarttığın kadar bir şey yok derler.

Neden? Çünkü alışmışlar başa geldikten sonra yapmaya. Hani bir musibet bin nasihatten iyi sözü var ya, tıpkı o gibi. Hiç sevmem aslında bu sözü. Bir önlem almamız, gerekeni yapmamız için illa ki bir musibete ihtiyacımız yok. Bakın o yolu kullanan biri olarak sesleniyorum. Bir nasihat, bir canı kurtarır. O bir can gün gelir hepimiz için çok önemli bir işe imza atar. Kıymetli yetkili, o sapağa gerekli çalışmayı yapalım, aydınlatmasını koyalım. Gece zifiri karanlık olmasın orası. Bir de artık teknoloji müsait. Akıllı trafik ışıkları var. Koskoca yolda kaç tane yapıldı. Birini de buraya yapalım.

Bu sonunda neye sebep olacak? 1 artık o yolda aydınlatma ve ışık olduğu için belli bir sürat ve hız eskisi gibi olamayacak. 2 ve en önemlisi mahalle çıkışları artık daha güvenli ve sağlıklı olacak. Umarım bu sesim ve arzum duyulur. Aynı şekilde Limandere ilk sapağı da zaman zaman tehlike arz ediyor. Orada bir akıllı kavşak var ama belli ki bölge halkı tarafından başka çözümler de beklenmekte. Buradan onu da dile getirmek istedim. Söylediğim gibi korumak ve önlem almak asli görev. Buradan kıymetli yetkililerimizin asli görevlerini yapmalarını rica ediyoruz.

NEYE GÖRE İYİ, NEYE GÖRE KÖTÜ?

Geçtiğimiz yıl Ekim ayında ekonomi ile ilgili bir köşe yazısı yazmış ve bir kısmında aynen şunları söylemiştim; “Birde çiftçi boyutu var. Bu sene öyle böyle geçti. Seneye fahiş fiyat artışlarını kime mal edeceğiz. Çünkü çiftçinin üretim maliyetleri önümüzdeki sene yüzde 100 artmış olacak. Gübre, ilaç ve tohum fiyatları fırladı. Hala daha artmaya devam ediyor.” (Merak Edenler için 8 Ekim 2021, Tek Sorun Marketler mi başlıklı yazı). Benim gibi biri için bile görmesi pek zor olmayan bir öngörü. Ama yanlış bir öngörüymüş.

Çünkü yüzde 100 değil yüzde 300’e varan artışlarla karşı karşıya kaldık. Özellikle gübre ve ilaçlarda. Fındık üreticilerimizin büyük bir kısmı kışın gübreleme yapmadı. Zirai mücadeleyi ise kısabildiği kadar kısarak yaptı. Şimdiden yine söylüyorum bir dahaki sene için maliyetler yine artmış olacak. Memnun olan olmayan tüm fındık ve mısır çiftçisi bu sene belki kazanmış gibi görünecek ama kesinlikle böyle bir durum söz konusu değil. Enflasyon denince gıda ve tüketim hep akla geliyor. Ama çiftçinin asıl enflasyonu geçim kaynakları. Yani ilacı, gübresi, mazotu, tohumu. Burada ki enflasyon dengelenmediği sürece genel enflasyon hiçbir şekilde düzelmez.

Çünkü tüm bunların temeli tarım. Üretimin temeli tarım. Mısır fiyatı belli değil ama geçen senenin üzerinde olacağı kesin. Bunun enflasyona bir etkisini düşünün. Bir de eski günleri bir düşünün. Ben mısırın 30 kuruş 40 kuruş olduğu dönemleri biliyorum. Ama çiftçinin maliyetleri sonucu alım gücü de eklenince bu fiyatlar şimdikinden daha iyiydi. Şimdi mısır 5 lira diyelim. Ama o mısırı satıp bir dahaki senenin maliyetlerini karşılayamayacak çiftçi. Ya da 3 sene önce aynı miktarda sattığı mısır kadar alım gücüne sahip olmayacak.

Burada net bir politika desteği ve değişikliği gerekiyor. Çiftçinin alım gücü ve maliyetleri üzerine. Burada yapılacak bir iyileştirme ve düzenleme eğer başarılı olursa, çiftçi maliyetlerini karşılar duruma gelebilirse ve belini doğrultursa genel enflasyon dizginlenebilir. Fiyatlar kimini memnun eder kimini etmez o kişilerin bakış açısına kalmış. Genelde bu açı siyasi olur zaten. Hangi açıdan bakarsak bakalım sadece samimi olalım ve dürüst çözümler için öneriler üretmeyi bilelim.

Sırf aynı siyasi düşüncedeyiz diye körü körüne iyi veya kötü demeyelim. Fiyat açıklandı saniyesine birileri ovvv çok iyi, diğerleri ovvv çok kötü dediler hemen. Neye göre iyi neye göre kötü. Bir kısmının da fındıkla alakası dahi yok. Hadi olanları geçtim. Hep siyasi olarak fırsat elde etmek için bakarsak bu işlere bir sonuç elde edemeyiz. Muhalefet için düşünelim. Seneye seçim var. Muhalefet kazandı. Uzak bir ihtimal değil, olabilir.

Bu defa aynısı onların da başına gelecek. O zaman mutlu olacaklar mı? Hayır. Hemen başlayacaklar çok iyi, fiyatlar çok iyi, haksız eleştiri demeye. Bu işin doğası böyle. Bu sebeple siyasi çıkar ve rant için konuşmak yerine yapıcı olmakta fayda var. Çünkü o size de lazım olacak. Tam tersi iktidar için de geçerli. Seneye muhalefet olabilirsin. O zaman bu fiyata çok mu iyi diyeceksin. Hayır. En ağır şekilde eleştireceksin. Bu yüzden eleştirileri, haklı eleştirileri dinlemek ve kulak vermek önemli. Çünkü o da size lazım olabilir.
 

SON YAZMIZ:

Öncü Karasu Gazetesi ve Karasu Haberleri İnternet Medyası'ndaki köşe yazılarına devam edemeyeceğim için bu sizinle paylaştığım son yazımdır. Değerli okurlarımıza teşekkür ederim.