Hasret Aksoy'un "Kadına yönelik şiddette erkeklerin rolü" başlıklı köşe yazısı

Kadına yönelik şiddet, yalnızca yasal düzenlemelerle değil, toplumsal bir dönüşümle çözülebilecek derin bir krizdir. Bu sorunun kökünde, toplumsal ahlakın çöküşü, manevi değerlerin yok oluşu ve ataerkil sistemin kadın üzerindeki baskıları yatıyor. Ancak bu krizin çözümünde erkeklerin eğitimi hayati bir role sahiptir. Çünkü şiddeti uygulayan da onu körükleyen de çoğunlukla bu eğitim eksikliğinden kaynaklanıyor.

Türkiye'deki durum; 2024 yılının ilk altı ayında Türkiye genelinde 205 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Ayrıca 117 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Öldürülen kadınların yüzde 42'si eşleri tarafından katledilirken, cinayetlerin yüzde 57'si evde gerçekleşti. Bu kadınlardan bir kısmı, daha önce şiddet gördüklerini bildirip koruma talebinde bulunmuştu, ancak etkili bir şekilde korunamadılar. Başvuran kadınlar arasında bile güvenlik önlemlerinin yetersizliği, onların hayatlarına mal oldu.

Karasu'da kadınlar neden sessiz?

Karasu’nun kırsal mahallelerinde ve merkezinde pek çok kadın şiddete maruz kalıyor. Ancak kadınlar, "el alem ne der?" korkusu ve aile içindeki baskılar nedeniyle çoğunlukla susuyor. Bu suskunluk hem ekonomik bağımsızlık eksikliğinden hem de toplumun kadına şiddeti bir "aile meselesi" olarak görme eğiliminden besleniyor. Kadınlar yalnızca fiziksel değil, psikolojik, ekonomik ve sosyal şiddet biçimleriyle de karşı karşıya kalıyor.

Medyanın ve dizilerin etkisi; Televizyon dizileri ve programlar, kadına yönelik şiddeti adeta destekler nitelikte. Özellikle bazı kanallarda yayımlanan dizilerde, kadınlara yönelik baskı ve şiddet sahnelerinin yer alması, toplumsal bilinci olumsuz etkiliyor. Bu içerikler hem şiddeti normalleştiriyor hem de yeni şiddet vakalarının önünü açıyor.

Çözüm önerileri; Kadına yönelik şiddeti durdurmak için şu adımları atmamız gerekiyor:

1. Erkek eğitimi: Şiddetin önlenmesi için erkeklerin eğitilmesi öncelikli olmalıdır. Çocukluktan itibaren empati, sevgi ve saygı değerleri öğretilmeli. Erkek çocuklara “güç” yerine “adalet ve merhamet” aşılanmalıdır.

2. Yerel çalışmalar: Karasu’da özellikle kırsal mahallelerde farkındalık projeleri geliştirilmeli. Kadınların yanı sıra erkeklere de toplumsal adalet ve haklar üzerine eğitim verilmelidir.

3. Medya denetimi: Televizyon içerikleri sıkı bir denetimden geçirilmeli. Şiddeti teşvik eden sahnelere ve ayrımcı söylemlere izin verilmemeli.

4. Toplumsal dönüşüm: Aile içi iletişim ve değerler güçlendirilmeli. Çocuklara manevi ve ahlaki değerlerin kazandırılması için toplumsal bir seferberlik başlatılmalıdır.

Kadına yönelik şiddet yalnızca bir bireyin değil, bir toplumun sorunudur. Bu sorunu çözmek için hepimize, ama özellikle erkeklere büyük görev düşüyor. Kadınların suskunluğunu bozmak ve onların sesi olmak hem bir insanlık görevi hem de geleceğimiz için bir zorunluluktur.